Yeniden Refahlı Prof. Aydal’dan ‘Kanal İstanbul’ uyarısı: “İstanbul’u susuz bırakacak!”
GündemYeniden Refah Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Doğan Aydal, Kanal İstanbul ve dolayısıyla planlanan yeni yapıların nedeniyle su krizi tehlikesine dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanlığı Sazlıdere barajını İstanbul’a su sağlayan baraj olmaktan çıkarmıştır. Yakın zamanda Terkos Gölü, Büyükçekmece, Alibey barajları çevresinde İnşaatlara başlanabilir ve benzer kararlar alınıp İstanbul’a su gönderilmesi Cumhurbaşkanlığınca yasaklanabilir” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Vekili ve AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, dikkat çeken bir açıklamayla AK Parti Hükümeti’nin ‘Kanal İstanbul’ projesinden fiilen vazgeçtiğini belirtti. Ancak Prof. Aydal’a göre hükümet, projeyi terk etmiş gibi görünse de bölgedeki inşaat faaliyetleriyle İstanbul’u ciddi bir su krizi ile karşı karşıya bırakma riski taşıyor.
“İstanbul Susuz Kalabilir”
AK Parti hükümetinin Kanal İstanbul projesinden vazgeçmiş gibi göründüğünü ama bölgede devam eden inşaatların ‘su krizine’ yol açabileceğini belirten Aydal şunları söyledi:
“AK Parti, her fırsatta aksini söylese de Kanal İstanbul’u yapmanın Ülkeye tahminlerinde ötesinde zarar vereceğinin farkına varmış gözükmektedir. “Kanal İstanbul Asla Yapılmamalıdır” kitabımızda da öz olarak belirttiğimiz gibi, Montrö Sözleşmesinin Ülkemize sağladığı avantajların kaybolacak olması, Trakya Bölgemizdeki askeri mahzurlar, İstanbul’a su taşıyan kaynakların tahrip olması, Boğazlardan geçen gemi sayılarının her yıl azalması, Kanal İstanbul üzerine yapılacak köprülerin maliyeti, Kanal bölgesinden yapılacak hafriyatın 3 milyar tonu bulması ve bunların döküleceği yerin belirlenememesi, Türkiye-Avrupa birliği arasında gerçekleşen 210 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin etkilenmesi, Tuna nehrinin bütün pisliklerinin akıntılar sebebiyle Marmara Denizine akacak olması, Bölgenin Deprem kuşağı içinde olması, Kanal Bölgesindeki inşaatlar sebebiyle tahrip olacak elektrik, su doğalgaz hatlarının yeniden yapımındaki maliyetler, İstanbul havalimanının altındaki Kömür havzalarında oluşacak çökmeler, Trakya bölgesindeki yeraltı su seviyesinin çok düşmesi, Ortodox Ekümenliğinin Kanal ile İstanbul boğazı arasındaki bölgede Vatikan benzeri bir devletçik kurma hayalleri bu kararlarının değişiminde etkili olmuştur. Ancak siyaseten hem vazgeçmiş gözükmemek, hem de önceden söz verilen, belki de müteahhitlerce parası önceden tahsil edilen binaları Katar, BAE ve yurtiçi sahiplerine vermek için böyle bir yol izliyor olabilirler. Bilindiği gibi bu süreçte AK Parti hükümetinin Katar, BAE ve benzeri ülkelere bu bölgede Kanal manzaralı evler vaat ettiği hatta satışa çıkarttığı medyada sıkça yazılan konulardan olmuştur. Zira daha öncede İpekyolu Projesi kapsamında Sazlıdere üzerinde yapılacak bir köprü için de aynı taktiği kullanmış, köprüyü Kanal İstanbul için yaptıklarını ifade etmişlerdi. ”
“Bölgeye Gelecek Yüz binlerce Kişi İstanbul’a Su Sıkıntısı Oluşturacaktır”
Hükümetin inşaat projesine dikkat çeken Aydal, bölgede oluşacak su krizinin altını çizerek tahribatı şu şekilde anlattı:
“AK Parti, İstanbul Belediye Başkanlığını CHP’ye kaptırmasından sonra bölgede Kanunen Belediyenin alması gereken hiçbir kararda olumlu sonuçlar alamamış, İSKİ’ye karşı bütün davaları kaybetmiştir. Ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili iptal kararlarını Bölge İdare Mahkemesine taşıması neticesinde, Bölge İdare Mahkemesi ilgili imar planlarına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Meslek Odalarının da söz konusu planlara ilişkin iptal davaları bulunmasını gerekçe göstererek, konusuz kalmasından bahisle İSKİ’nin açtığı davalarda iptal kararlarını kaldırmıştır. Bölgede halen yapımı devam eden Baklalı-Boyalık Toplu Konut Projesi, Dursunköy Emlak konut-THY Konutları ve Sazlıbosna TOKİ konutları adı altında toplam 170.000 kişinin yaşayacağı üç konut projesi bulunmaktadır. AK Parti Hükümetinin Sazlıdere Barajı kenarında yaptığı toplu konut projeleri İstanbul’u su sıkıntısı içinde bırakmanın ilk hamlesidir. İstanbul’a mevcut haliyle bile yetmeyen su potansiyeli yüzbinlerce kişinin bölgeye yerleşmesinden sonra daha da sıkıntılı bir hal alacaktır. Malum olduğu üzere İstanbul su ihtiyacının önemli bir kısmı Terkos, Büyükçekmece, Sazlıdere, Alibey barajı gibi barajlardan gelmektedir. Sazlıdere barajının katkısı yaklaşık 16 milyon metreküp civarındadır.”
“İstanbul’a Su Gönderilmesi Yasaklanabilir”
Prof. Dr. Doğan Aydal, İstanbul’a su gönderilmesinin bizzat Cumhurbaşkanlığınca yasaklanabileceğini ifade ederek şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanlığı Sazlıdere barajını İstanbul’a su sağlayan baraj olmaktan çıkarmıştır. Sazlıdere Barajı’nın 15.09.2022 tarih ve 6065 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile İstanbul’a içme suyu tahsis oranının % 100’den % 0’a indirildiği belirtilmektedir. Ancak yetkililer bu yazının İBB’ye ulaşmadığını ifade etmektedirler. Yakın zamanda Terkos Gölü, Büyükçekmece, Alibey barajları çevresinde İnşaatlara başlanabilir ve benzer kararlar alınıp İstanbul’a su gönderilmesi Cumhurbaşkanlığınca yasaklanabilir. Bölgede yerleştirilmesi düşünülen nüfusun 500.000 kişiden fazla olacağı söylenmektedir. İşte o zaman İstanbul büyük bir su sıkıntısı içine düşecektir.”
“Yapılan Binalar İBB’ye göre Gecekondu Hükmündedir”
İnşa edilen yapıların gecekondu hükmünde olduğu söyleyen Aydal, şu şekilde konuştu:
“Hükümetin bütün desteğine rağmen bu binalar kaçak yapılar hükmündedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi elindeki kanuni imkanları kullanarak bu binalara atıksu deşarj bağlantısı, su aboneliği vermemiştir. Bu binaları temiz su havzasında oluşturacağı kirlilik Sazlıdere barajındaki suları içilebilir su olmaktan çıkaracaktır. Yapıların içme suyu, yağmur suyu ve atık su bağlantıları için muhtelif şirket başvurularıyla bağlantı noktası ve deşarj noktalarının bildirilmesi taleplerine planın havza mevzuatına aykırı olması ve İBB’nin olumlu görüşü bulunmaması sebebiyle 21.10.2024 tarihli ve 1213400 sayılı yazı ile İBB’ce olumsuz görüş bildirilmiştir. Özellikle Sazlıbosna TOKİ konutları bir baraja yaklaşılmaması gereken ve kırmızı hatlarla belirlenen alan içine de taşmıştır. Böyle bir yapılaşmaya ÇED raporları düzenleyen Çevre bakanlığının nasıl müsaade ettiği de ayrı bir sorudur. Hükümet ve İBB arasındaki bu mücadelenin daha uzun müddet devam edeceği düşünülmektedir. Proje kapsamında müteahhit firmalardan 3’üne şantiye suyu aboneliği yapılmış iken, plan için iptal davası açılması akabinde abonelikler iptal edilmiştir. Halihazırda yapılara ait su ve atıksu abonelikleri yoktur. Bir başka deyişle bu binalar gecekondu hükmündedir. Bu detayları gördükten sonra İstanbul Belediye merkezli olayların sebepleri daha da anlaşılabilir bir durum almaktadır. ”
İlginizi Çekebilir