Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılacağı söylenen tanzim marketlerde mevcut piyasa şartlarında ucuza ürün satmanın mümkün olmadığını, marketlerde zararına yapılacak satışlarda oluşacak yükün yine milletin sırtına yükleneceğini söyledi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, partisinin aylık olağan il başkanları toplantısı öncesi düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi.
Mevcut piyasa şartlarında ucuza ürün satmak mümkün değil
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tarım Kredi Kooperatifi'ne bağlı "Türkiye genelinde ilk etapta 1000 kadar bu tür marketlerin yapılması talimatını verdik" açıklamasına değinen Erbakan, "Mevcut piyasa şartlarında açılacağı söylenen 1000 markette ucuza ürün satmanız mümkün değil. Bu maliyetlerle ancak zararına satış yapabilirsiniz. Diyelim ki zararına satış yaptınız. Bu ülkede sadece sebze meyve pahalı değil ki. Doğalgaz, cep telefonu, elektrik faturasını nasıl düşüreceksiniz? Giyim kuşam, kırtasiye fiyatları ne olacak? Bunlara da mı ayrı ayrı market açacaksınız? Ülkeyi Kuzey Kore'ye mi çevireceksiniz? Matematikle, ekonomi bilimiyle, piyasanın gerçekleriyle savaş yapamayacağınıza göre zarar edeceksiniz yani 1000 tane marketin zararı da yine bu milletin sırtına kalmış olacak. Beton yerine üretim istihdam ve ihracat odaklı bir ekonomiye geçilmeden bu fakirliğin pahalılığın ortadan kalkması, gelirimizin artması, Türk lirasının değer kazanması mümkün değildir. Yani tanzim satışı yaparak, kredi alarak, borç alarak bu çarkın dönmesi mümkün değil. Maalesef açıklanan verilerle Orta vadeli ekonomi programında itiraf ettikleri gibi önümüzdeki 3 sene boyunca dış ticaret açığımız yıllık 50 milyar doların altına hiçbir zaman düşmeyecek. Bu da dövizin artması demek ve hayat pahalılığı enflasyonun devam etmesi demektir."
'Paris İklim Anlaşması'na temkinli yaklaşıyoruz'
Genel Başkan Erbakan, Yeniden Refah Partisi olarak gündemdeki Paris İklim Anlaşmasına temkinli yaklaştıklarını ifade ederek, ” Bu temkinli yaklaşımımızın çok doğru ve yerinde olduğu geçmişte yaşanan birçok örnekle ortaya çıkmış oldu. Türkiye’nin imzalaması istenilen Paris İklim Anlaşmasının bir takım mahsurlar içerebileceğinden şüphe duyuyoruz. Ve buradan da yetkilileri, hükümeti uyarma vazifesini yapıyoruz. Birleşmiş Milletler iklim değişikliği sözleşmesi Kyoto protokolü 2005’ te yürürlüğe girdi. Bu protokolü yüzlerce az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere imzalattılar. Dünyadaki petrol üretiminin yüzde 40’ını yapan Amerika, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler bunu imzalamadı. Madem iklim değişikliğini engellemek istiyoruz, küresel ısınmayı engellemek istiyoruz, bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi petrol tüketimiyse, bu petrol tüketimini en çok yapan ülkelerin önce bunu imzalaması gerekmez mi? Bunlar imzalamıyorlar, petrol tüketimini az kullanan, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler imzalıyor. Bu nedenle bu Kyoto ile paralel olan Paris İklim anlaşmasının da son derece dikkatli bir şekilde incelenmesi ve temkinli yaklaşılması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu anlaşmanın imzalanması halinde emperyalist ülkeler, batılı gelişmiş ülkeler 'Karbon salımınız fazla' diye bir bahaneyle gelişmekte olan ülkelere 'fazla karbon salınımı cezası kesme' hakkına sahip oluyorlar. Ekim ayında Meclis'te imzalanması beklenen anlaşmanın mutlaka kamuoyunun bilgisine sunulmasını, uzmanların ve bilim adamlarının incelemesiyle bu anlaşma imzalanmalı veya imzalanmamalıdır. Yeni gelen bir bilgiye göre de anlaşmanın bir çok maddesinde uzlaşma sağlanamadığı için 1-12 Kasım tarihlerinde İskoçya'da ülkeler tekrar toplanacak. Yani kendileri daha maddeler üzerinde anlaşmamışken biz sırf Batılılar istiyor diye apar topar bu anlaşmayı imzalamaya kalkmamız lazım. ” ifadelerine yer verdi.
Danıştay'a çağrı: 'Zorunlu PCR testi genelgesi' başvurumuzu bir an evvel sonuçlandır
Danıştay'a yaptıkları zorunlu PCR testi genelgesinin iptali için başvurunun 35 gün geçmesine rağmen hala sonuçlanmadığını hatırlatan Erbakan, 'Hukuki prosedüre göre en fazla 15 gün içinde sonuçlanması gereken bir başvurunun sonuçlanmaması düşündürücüdür. Bu durum Türkiye'deki yargı sistemine, kurumlara olan güvenimizi sarsan bir durum. Şüphelerimizi arttıran bir durum. Başvurumuza kabul veya ret cevabı verilmemesi 'Acaba bir yerden talimat mı bekleniyor' konusunda şüphelerimizi arttırıyor. Bir an evvel bu başvurumuzun hukuka uygun bir şekilde sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Milyonlarca vatandaşımıza yapılan PCR zulmünün bir an evvel durdurulmasını temenni ediyoruz. Danıştay'a bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.' şeklinde konuştu.
Oğuzhan Asiltürk açıklaması
Geçtiğimiz günlerde vefat eden Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün cenazesine katılamamasına ilişkin de Erbakan, “Hakkari’nin ilçelerinde aylar öncesinden belirlenmiş programlarımız vardı. O programları iptal etmek bizi aylardır bekleyen Hakkarililer için büyük bir acı olacaktı. Buna rağmen bu programları 'yarıda kessek mi' diye düşündük ama uçak saatlerine baktığınızda ancak Van’dan gelebiliyorsunuz ve cumartesi günü gelmeye kalksak bile cenazeye yetişmemiz mümkün olmuyordu. Ondan dolayı da gelmemiz mümkün olmadı. Bir kez daha Allah'tan kendisine ve bütün geçmişlerimize rahmet diliyorum ve Allah taksiratını affetsin” diye konuştu.
Yorum Yazın