Haber Global ekranlarında yayınlanan "Siyaset Özel" programının bu akşamki konuğu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan oldu.
Haber Global ekranlarında yayınlanan "Siyaset Özel" programının bu akşamki konuğu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan oldu.
Programdan öne çıkanlar:
ASGARİ ÜCRET NE OLMALI?
Asgari ücretli çalışan oranı da iş gücü içerisinde çok fazla Türkiye'de. TÜİK'in rakamına inanmak mümkün değil. Vatandaş çarşıya pazara gittiğinde hissediyor zaten. Keza bende öyle. Asla bilimsel değil gerçek değil. Üretici enflasyonu yüzde 45-46 ise tüketici enflasyonu da en az o kadardır. Aradaki 20 puanlık farka üretici nasıl dayanacak. Tabi açlık sınırı 4 kişilik aile için 3 bin 890 lira şeklinde ifade ediliyor. Asgari ücrete 1500 lira zam yapsanız da açlık sınırına geliyor. Onun için biz de dedik ki yüzde 70 zam yapılması lazım. Ama tabi bu iktidardan bunu beklemek çok büyük bir beklenti olur. Ama en azından yüzde 50 yapsınlar. 2 bin 825'i 4 bin 200 küsura çıkartsınlar. Bunun altında herhangi bir zam, maaş zammı sayılmaz. Çünkü enflasyonun durumu ortada. Yüzde 70 yapılabilir. Eğer kaynaklarınızı faize, imtiyazlı holdinglere ve israfa ayırmak yerine halka ayıracak olursanız o zaman yapılabilir. Enflasyon ve döviz kuru böyle giderse yüzde 70 de artık yetmeyecek. Yüzde 100'e çıkartmak lazım.
ERDOĞAN'IN "NAS" AÇIKLAMASINA NE DİYOR?
Aklımdan ciddi bir çelişki geçti. Sayın Diyanet İşleri Başkanı'nın TOKİ konutları kredisiyle ilgili faizin haram olmadığına dair fetvası var. Ev almak zaruret olduğu için diyor. Şimdi TOKİ'den ev alacağınız zaman NAS olmuyor, buradaki Merkez Bankası'nın faizi NAS oluyor. Sonra Merkez Bankasından yüzde 15 kredi alıp, şimdi onu yüzde 22.7 ile onu Hazine'ye veriyorlar. Hazine'nin bu süreçte borçlanmasında NAS nereye gidiyor? Dışarıdan dolar borçlanıyoruz. yüzde 6,5 7 ile dünyanın en büyük dolar faizi denilebilir. Burada NAS nereye gidiyor. Bir de NAS'ın şu özelliği var. Yüzde 15 olunca helal olmuyor k. O zaman sıfır olması lazım. Çünkü ABD dolarına bağlı bir ekonomik modelin içerisindesiniz. Ama şimdi siz faizi düşürürseniz tek başına, bu sefer dolar patlıyor. Yine dolara bağlı bir ekonomi olduğu için enflasyon patlıyor. 58 olması zaten dözviz kurunun artışıyla paralel bir şekilde enflasyon da artıyor. 50- 60 milyar dolar dış ticaret açığınız var. Daha da acısı Türkiye'de üretip, Türk malı etiketi bastığınız ürünü ürettiğiniz malzeme yüzde 80 olarak dışarıdan geliyor. Bu faizi kapitalist sistemden tam manasıyla çıkamıyorsak, inancımıza uygun, NAS'lara uygun bir adil, faizsiz ekonomik sistem hakim kılamıyorsak, Dolardan bağımsız bir para birimine geçmiyorsak, o zaman şu an yapılması gereken aynen Bilim Kurulu Sağlık Bakanlığı'nda olduğu gibi burada da bu kurulun olması, ekonomiden anlayan insanların olması, ve burada kararları alması veya Sayın Cumhurbaşkanı'nın onların fikrine değer verip istişare etmesi gerekiyor.
FAİZ İNDİRİMİ
Zaten siz düşürünce düşmüyor. Bu sanal bir şey. Siz şimdi 15 yaptınız ama 15 değil ki. Piyasada alacağı kredinin faizi de yüksek. Piyasa zaten olması gereken seviyeye kendisi geliyor. Şimdi, dolar 1 senede yüzde 40 yüzde 50 artarken banka size yüzde 15 ile para verir mi? O parasını dolar yapar. Faizin yükseği de haram düşüğü de haram deyip oturamazsınız. Ama maalesef istişareye, bilimsel düşünceye, görüşe çok fazla değer verildiğini düşünmüyorum. Hatta yeni Maliye Bakanı da zaten ekonomik kimliği olmayan bir insan. Ne deniyorsa yapsın diyerek bir Bakan getirildi diye düşünüyorum. Döviz artmaya devam ettikçe, ki dövizin düşmesi için hiçbir yapısal adım yok. Daha artacak. Üzülerek söylüyorum. Böyle giderse 3 haneli enflasyon dönemine geçecek iş. Bu da korkunç bir durum.
EKONOMİDE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELER?
Korkunç bir işsizlik var şu an. 106 ülkeyi geçmiş. Zaten doların her bir kere arttığında borçlar da arttı. Maaşlar çok düşük, asgari ücret açlık sınırının altında. Emekli maaşı iki kişi için bile açlık sınırının altında. Memurun durumu da öyle. Bunları arttıracak devlet. Bu projeleri yapacaksın da nereden kaynak bulacaksın? En önemli konu o. Mutlaka bu kaynağı bulup, bu söylediğim adımları atıp da asgari ücretli insanın, emekli insanların konforlu bir yaşam sürmesi için devletin adım atması lazım.
Mutlaka denk bütçeyi saklamanız lazım. Çünkü bütçe açık olduğu sürece faiz gideri gelmeye başlıyor. İsrafı azaltmanız lazım. Kamuda özellikle korkunç bir israf var. Bu imtiyazlı holdinglere aktarılan milyarlarca doları aktarmayıp 13 şehir hastanesini 57 şehir hastanesi parasına yaptırmak yerine o kaynağa sahip çıkmanız gerek.
EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI MI VERİLİYOR?
Dış güçler operasyon yapabilir. Ama size karşı böyle bir operasyon yapılabilmesi için sizin dış güçlerin oyununu bozmanız lazım. Ne yaptınız bununla ilgili diyoruz. Hiçbir şey söylemiyorsunuz. Buradaki durum yapısal problemler. Üretmiyoruz, ihraç etmiyoruz, dış ticaret açığımız artıyor. Sizin 1 senede 50-60 milyar dolar döviz bulup dış ticaret açığını finanse etmeniz lazım. İkinci sebep de sürekli dış borçla iş yürütmeye başladığınızdan beri ülke olarak geri ödememiz gereken borç miktarı 193 milyar dolara gelmiş. Böyle bir talep dövizi patlatmaz mı? Döviz patladığı için de bu kriz yaşanıyor. Krizin sebebi ne? Krizin sebebi sizin üretmemeniz, ihraç etmemeniz, beton-avm- rezidans ekonomisini uygulamanız. bu yüzden döviz patladı. Döviz patladığı için de ekonomi çöktü. Yoksa dış güçler ne yapsın. Hiç gerçekçi bir şey değil.
3.İTTİFAK ÖNERİSİ
Yola çıkış noktamız, birbirine benzeyen, yakın olan ve seçmenin sağ partiler olarak nitelendirdiği partiler bir araya geldiği zaman bu iktidarın yıllardır çok etkili şekilde kullandığı CHP ve HDP'nin olduğu yerde tabanımız olumsuz bakıyor. Biz aslında kendi gücümüzle girmek istiyoruz. İlk seçeneğimiz o ama illa bir ittifak diyorsanız da böyle bir ittifak bir sinerji oluşturabilir diye söyledik. Olumsuz bir şey söylenmedi ittifak görüşmelerinde. Seçime 1,5 sene var zaten bu noktada hemen yapalım denilemezdi. Onlar da aslında bizim dediklerimizi söylüyorlar. Seçime 5-6 ay kala, biraz daha ortam netleştiği zaman bu tekrar görüşülebilir, konuşulabilir şeklinde bir ifade oldu.
HANGİ İTTİFAKA YAKIN MESAFELİ?
Millet ittifakına tam kapıyı kapatmıyorum. Ama çok ayrıştığımız noktalar da var. Yine de kendimiz girsek daha uygun olur diye düşünüyorum. Çünkü alacağınız sonuç ne olursa olsun kendi gücünüzle girmişsiniz. Seçmen de bizi bir ittifaka yakıştıramıyor. Gönlümüzde yatan kendimizin girmesi.
CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN ADAYI KİM?
İsimden ziyade ne yapacağı önemli. Doğrudan millet ittifakının içinde yer almadığımız için oranın adayları ile ilgili isim söylemek çok uygun olmaz. İnşallah sonuç milletin hayrına olur.
CUMHURBAŞKANI ADAYI OLUR MU?
Bir siyasi parti seçime girme hakkı elde etmişse, o partinin başkanı ülkeyi yönetme iddiam var demiş. Öyleyse o parti bir kendisi bir cumhurbaşkanı adayı çıkaracaksa o adayın da partinin genel başkanı olması doğal.
SİYASETTE KIRMIZI ÇİZGİLERİ
Dış politikada D-8'in mutlaka kuruluş amaçlarına uygun çalıştırılması, İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmeyeceğinin hatta İstanbul Sözleşmesi kapsamında çıkarılan yasaların düzenlemelerinin de ortadan kaldırılacağı, bu paylaşımlı adalet hususu. Bu imtiyazlı holdinglere verilen milletin hakkı olan kaynakların geri alınması. Borç almadan ekonomi yönetilecek.
AŞI KONUSUNDA BİLİME NEDEN İNANMIYOR?
Bilim insanları baştan beri diyorlar ki yanlış bir uygulama yapıldı. Doğal bağışıklık yöntemiyle bu işin yürütülmesi lazımdı. Siz aşılama yaptığınız sürece virüs daha dirençli hale geliyor ve yeni mutasyonlar çıkıyor. Ki hakkaten de öyle. Her hafta artık bir mutasyon çıkmaya başladı. Vaka ve ölüm syaıları da artıyor. Aşısız dünyaya baktığınız da oran belli, aşılıya baktığınızda belli. Gelişmiş ülkelerde Almanya'da İngiltere'de nüfusun yüzde 90'ı 3 doz veya 2 doz aşı olmuş. Vaka ve ölüm oranları patladı. Bu aşıyı yapmayın dediğimiz zaman aslında biz insanların hayatını kurtarmış oluyoruz. Aşıladıkça siz ölüm ve vaka sayısı artıyor. Biz aşı olmayın demiyoruz, riskleri var ve bu riskleri göz önünde bulundurarak bir şey yapılacaksa yapılması lazım diyoruz. Biz kendimiz olmadık, olmak isteyen olsun.
Faz aşamasını tamamlamamış ilaç da aşı da güvenli değil. Faz aşamasını tamamlayıp piyasaya girip piyasa 5-10- 20 sene kullanıldıktan sonra kanserojene yol açan ilaçlar var böyle. mRNA'nın ilk defa böyle kitlesel bir şekilde deneniyor ve mRNA'nın genetik bozulmaya yol açma riski var. Ama Sinovac da böyle bir risk yok en azından.
Bilim Kurulu'nun açıklamalarına katılmıyorum. DSÖ'ye angaje olmuş, oradan gelen metni tercüme edip bruada okuyarak yapılan Bakanlığın yaptığı çalışmalara şüpheyle yaklaşıyorum. Hem yan etkileri çok sıkıntılı, hem daha bilmediğimiz yan etkilernin çıkma ihtimali var. Çok doğal çünkü ilk defa kapsamlı bir şekilde deneniyor. Ve işe yaramıyor. Vaka ve ölümleri daha çok arttırıyor. Maskeden kurtarmıyor. PCR'dan kurtarmıyor. Bu kadar riskli şeyi niye olayım.
Kaynak: Haber Global
Yorum Yazın