Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan, yeni yılla birlikte başlayan zam yağmuruna, "Yeni yıla zamlarla giriyoruz. Elektriğe yüzde 50 ila yüzde 130 zam, Doğalgaza konutta yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam. Akaryakıta her gün zam. Bu zihniyetle mevcut iktidarın, bu milletin derdine derman olması mümkün değildir." sözleriyle tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan partisinin aylık olağan il başkanları toplantısında gündemi değerlendirdi.
İktidarın bu millete vereceği bir şey kalmadı
2022 yılının milletimize, İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini, maddi ve manevi sıkıntılardan kurtuluş yılı olması temennisiyle konuşmasına başlayan Erbakan, "Ülkemizin ekonomi alanındaki kronik yapısal problemleri nedeniyle yani, yerli-milli üretim ve ihracatımızın yeterli olmaması nedeniyle, katma değerli ürün üretimimiz ve ihracatımız olmaması nedeniyle, bir diğer deyişle, yıllardır sürdürülen borç-faiz-beton-çimento ekonomisi yüzünden, doğal olarak döviz kurları 2021 yılında patladı. Yeni yıla zamlarla girişimiz bunu en açık bir şekilde ortaya koyuyor. Elektriğe konutta yüzde 50 ila yüzde 130 zam. Doğalgaza konutta yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam. Akaryakıta zam. 'Zam, vergi, borç, faiz ekonomisi' diye yıllardır söylüyoruz. Maalesef iktidarın anlayışı değişmiyor. Gelir kaynakları değişmiyor. Bir kaynak lazım olduğu zaman ya yüksek faizli düşük vadeli dış borç alacan ya elimizdeki varlıkları satacağım ya da milletin sıkıp suyunu çıkartacağım' bu zihniyetle mevcut iktidarın milletin derdine derman olabilmesi mümkün değildir' ifadelerini kullandı.
Dövize endeksli kur konusunda Özal'ın uyarıları dikkate alınmalı
Erbakan uygulanan 'Dövize Endeksli Kur' politikasının da sonuç vermeyeceğini, yıllar önce merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın bu konuda ciddi uyarılarının olduğunu hatırlatarak "Rahmetli Özal, 1989 yılında yaptığı açıklamada; bu sisteme 'bilgisizliğin vesikası' ve 'inşallah bizden sonraki iktidarlar ders alır' diyor. 1984-88 arasında tam 4 sene, 70’li yıllarda uygulanan bu sistemin borcunu ödedik, perişan olduk' diyor. Ama bu aynı sistem iktidar tarafından kurtuluş reçetesi olarak tekrardan önümüze getiriliyor. Biz bunları son çırpınışlar olarak görüyoruz. Faiz artıralım, dolar bozduralım, MB Başkanı değiştirelim, Maliye Bakanı değiştirelim, 'dış güçlerle savaşıyoruz' diyelim, Çin modeli uygulayacağız diyelim, DÇM uygulamasına geçelim, Katar-Azerbaycan-Dubai’deki arkadaşlar sermaye göndersin, 'okul arkadaşlarının birbirine kontör atması gibi' Asıl yapısal problemleri çözmeden günü kurtarmaya yönelik adımlarla devam ediliyor. " ifadelerini kullandı.
AKParti siyasetinin kilit cümlesi: 'İsrail ile ilişkiler hayati öneme sahip'
İktidarın ekonomide ABD ve İsrail'den de beklenti içinde olduğunu belirterek bunun maliyetlerinin ağır olacağı uyarısında bulundu: "Hele bir de asıl Amerika kontör atsa diye adımlar atılıyor. ABD’nin destek vermesinin şartları var; “Ermenistan ve İsrail’le iyi geçineceksin”. Ermenistan’la normalleşme adımı atılıyor, uçak seferleri yeniden başlatılıyor, Beştepe’de Hahamları toplayıp okuyup üfletme ve böylece İsrail’e göz kırpma girişiminde bulunuluyor… Ve bu buluşmada Sn. Cumhurbaşkanı, İsrail’le ilişkilerin “hayati öneme sahip” olduğunu söylüyor. Çok kritik bir cümle, aslında 20 senelik Ak Parti siyasetinin kilit cümlesi. Amerikan medyası, Washington Post Ermenistan’la normalleşmeye Biden’ın Erdoğan’a verdiği ev ödevlerinden bir tanesi olarak nitelendiriyor. Üzülerek ifade ediyorum parasız kalınca, ekonomik anlamda dar boğaz girince verilen ev ödevlerini yerine getirmek zorunda kalıyorsunuz."
Ülkede çok ciddi bir beyin göçü yaşanıyor
Ülkede çok ciddi bir beyin göçü yaşandığını da belirten Erbakan, sebeplerini şöyle sıraladı: "Bir defa yüzde yüz yerli katma değerli ürün üretmek için yetişmiş insan lazım, beyin gücü lazım, ama bu ülkede bu şartlarda beyin durmuyor ki, habire beyin göçü yaşıyoruz… Neden ? O beyinlere sahip çıkmak için maddi ve manevi bakımdan şartlarınız uygun olacak… Bir defa adamcılık ve torpil almış başını gitmiş. Ehliyet, liyakat, donanım, tecrübe bunların hiçbirine bakılmıyor. İşte daha bu hafta yaşanan KPSS haksızlığı. Sınava 90’ın üzerinde alan onca aday mülakatta düşük notlar verilerek eleniyor. İkincisi, Türkiye’de çalışmanın maddi getirisi gelişmiş ülkelerle kıyaslanmayacak kadar düşük. Üçüncüsü de, hak yok, hukuk yok, adalet yok, kurumlar yok, verilerin bir anlamı yok, enflasyon talimatla, işsizlik oranı talimatla, korona sürecinde açıklanan vaka sayısına bile güven yok Bugün “kardeşim” dediğine yarın “katil”, bugün “katil” dediğine yarın “kardeşim”, bugün “hocaefendi hz.” dediğine yarın “deccal”… Bir gün sonra, hatta bir saat sonra ne olacağı belli değil… Böyle bir ülkede durur mu dünya çapında yetişmiş insan ?"
Özgür Özel'in açıklaması CHP'nin genetik yapısının tezahürü
"CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Kur'an Kurslarına yönelik 'orta çağ' söylemine de sert tepki gösteren Erbakan, "CHP'li ismin haftalık basın toplantısında dile getirdiği talihsiz ifadeler, 28 Şubat jargonuyla oluşturulmuş cümleler CHP’nin genetik yapısının tezahürüdür. Ne kadar makyaj yapsalar da ne kadar kıyafet değiştirseler de doğuştan gelen genetik özellikler değişmiyor. 1000 sene İslam’a bayraktarlık yapmış aziz milletimizin evlatlarına din eğitimi verilmesini, Kuran öğretilmesini çağdışılık olarak nitelemek hiç kimsenin haddine değildir! Bu millet 6 asır İslam’la yücelmiş ve tüm dünyaya bu sayede adaletle hükmetmiştir. Bu gibi açıklamalar Sn. Kılıçdaroğlu’nun dindar-muhafazakar seçmene yönelik ılımlı mesajlarını ve helalleşme projesini de yerle bir etmektedir. Ve aynı zamanda Ak Parti iktidarının da fazlasıyla işine gelmektedir. Yeniden Refah Partisi olarak CHP Grup Başkanvekili tarafından dile getirilen bu zihniyeti Kur'an öğretimine din öğretimine karşı sergilenen bu yaklaşımı şiddetle kınıyoruz." ifadelerini kullandı.
ABD ve Rusya Suriye'de 'Teröristan' için anlaştı
Erbakan, ABD ve Rusya’nın Kuzey Suriye'de 'Teröristan' bölgesi kurulması konusunda mutabakata vardığı uyarısında bulunarak şöyle devam etti: “Suriye ile ilgili ifade edilmesi gereken diğer önemli bir konu da son dönemde ABD ve Rusya’nın Suriye konusunda mutabakata varması ve birbirine yakınlaşmasıdır. Çok sık şekilde Rusya ve Amerika arasında Suriye’de iş birliği ve ortaklaşa hareket noktasında adımlar atılıyor. Putin ve Biden’ın Suriye özel temsilcileri bir araya geliyor, ortak strateji geliştiriyorlar. Özellikle anlaştıkları konu Kuzey Suriye’de terör örgütü SDG-PYD’nin hakim olduğu sözde “Rojava Özerk Bölgesi”, Büyük İsrail yolunda önemli bir adım olan, “Teröristan” bölgesi gibi görünüyor. ABD ve Rusya’nın bu bölgeyle ilgili görüş ayrılığının pek de olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç ay önce Suriye’nin kuzeyinde SDG’ye karşı harekât başlatılacağını açıkladı, ancak Rusya ve ABD tarafından bu harekâta onay verilmediği için harekat gerçekleştirilemedi. Eğer ekonomik ve teknolojik gücünüz olmazsa eğer siz dış güçlerden sıcak para, döviz, kredi, borç için onların kapısında bekliyorsanız, tam 20 senden bu yana D-8’i canlandırıp D-60’ı kurmadıysanız, 57 Müslüman ülkeye öncülük ve liderlik yapmak yerine ABD’nin, Avrupa’nın, G-20’nin kapısında beklemeyi tercih ettiyseniz olacağı budur maalesef. Uzun lafın kısası, iktidar kayıplarla dolu bir maceranın daha sonuna geldi."
Yorum Yazın