Abone ol
"Sapkın ve yoldan çıkmış insanlara ve onların faaliyetlerine sesimizi çıkarmazsak, onları engelleyemezsek, ALLAH bizleri de helak eder mi?"
Bizler millet olarak cihana hükmetmiş bir neslin torunlarıyız. Düne kadar Asya'da, Avrupa'da, Afrika'da hatta sözünün her geçtiği yerde adaletle hükmetmiş bir neslin torunlarıyız. Öyle ki Fransa'da kadınlı erkekli dans oyunu çıkınca dedemiz Kanuni Sultan Süleyman Han'ın "Ben ki, Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Azerbaycan'ın Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine'nin ve Kudüs’ün ve Diyarbekir’in ve Kürdistan’ın ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân’ın torunu, Sultan Selim Hân’ın oğlu, Sultan Süleyman Hân’ım.
Aldığım habere göre ülkeniz Fransa’da yapılmaya başlayan dans adı altında adın-erkek birbirine sarılmak suretiyle, alamele-innas (herkesin gözü önünde) icra-i lağviyyat (faydasız işler) işlenmekte olduğu mesmuu şahanem olmuştur (işitmişimdir) İş bu rezaletin memkeletime de sirayeti ihtimali muvacehesinde name-i hümayunum yed’inize (elinize) vusulünden (ulaşmasından) itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordu-yu hümayunumla gelip men’e muktedirim.”
Bazı bilgilere göre de Kaldırmazsanız Osmanlı’nın nal seslerini sokaklarınızda duyarsınız rivayeti gelmiştir.
Kısacası şu ki, Fransa’da, bu mektuptan 100 yıl sonrasına kadar dans yapılmadı.
Biz millet olarak hep ecdadımız ile övünen her ne kadar ecdadımız kadar da olmasak bile onun yolundan giden bir millet olmaya çalıştık.
Ancak öyle bir duruma geldik ki, daha dün Çanakkale'den düşmanı geçiremeyen ecdadımız bugün ise onların torunları olarak batının köhnemiş düzenine boynumuzu eğdik. Öyle ki, televizyonlarda oynanan diziler, sinema filmleri bu milletin örf ve ananelerini yıkmaya ve bu millete geçmişini unutturmaya özen göstermişler ve bu yol üzerinde hala ilerlemektedirler.
Televizyon dizilerinde ki ahlaksızlığı gördükçe Çanakkale'den geçiremediğimiz düşmanı tabiri caiz ise çanak antenlerden evimizin içine kadar soktuk.
Bugün ki gençliğin televizyonlarda gördüğü karakterleri özümsemesi ve onlar gibi olup, onlar gibi yaşamak istemeleri ne acıdır ki gerçek bir vakadır.
İnsan düşündükçe şu soruları da sormaktan kendini geri alamıyor.
- Hala ne görev yaptığı belli olmayan ancak bugün 25. yılını kutlayan RTÜK'ÜN asli görevi nedir?
- RTÜK, Türk aile yapısını bozan dizilere neden ses çıkarmaz?
- Özellikle son zamanlarda eşcinselliği ve aile içi cinsel olayları çok basit bir olgu imiş gibi algı operasyonu yaparak izleyicileri aktaran televizyon kanallarına neden hiç müdahale etmez?
- Özellikle önümüzde tam da Ramazan Ayı'nın ilk günü Netflix adlı internet kanalında yayına girecek olan eşcinelliği özendiren LOVE101 adlı diziye neden göz yumulur?
- Böyle dizi ve görsellerin büyük çoğunluğu müslüman olan bu toplumun evlatlarına bu görseller neden izlettirilmek istenir?
- Lut kavminin evlatları nasıl helak oldu ise biz de bugün ki Lut kavminin çocuklarına ses çıkarmasak ALLAH bizleri de helak etmez mi?
Özellikle eş cinsel dernekleri ve bunların başında gelen LGBT gibi derneklerin derhal kapatılması önem arz etmektedir. Okullarda ve toplumun her kesiminde mutlaka ailevi muhabbetler arttırılmalı, aile duygu aşılanmalıdır.
Dün başka bir millette dansı yasaklayan ecdattan bugün ki geldiğimiz duruma bakarsak biz nereden nereye geldik diye kendi kendimize sormamız gerekmez mi?
Öncelikle özellikle İstanbul sözleşmesi ve 6284 nolu yasa derhal kaldırılmalıdır.
Avrupa Birliği uyum yasalarından ve Avrupa Birliği sevdamızdan derhal vazgeçilmelidir.
Bizim hiç bir zaman Avrupa'nın köhnemiş medeniyetine ihtiyacımız yoktur.
Unutmayalım ki, Biz Avrupa'ya değil, Avrupa bize muhtaçtır.
Selam ve dua ile
Yorum Yazın