Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bayram Sakartepe, ülkemizde milletin iradesinin Meclis'e tam olarak yansıtılamamasının önündeki en büyük engelin yüzde 10'luk seçim barajının olduğunu söyledi.
Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Bayram Sakartepe Seçim ve Siyasi Partiler kanununun değiştirilmesine yönelik tartışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, temsilde adaletin sağlanamamasının en büyük engeli ve vesayet ürünü olan yüzde 10'luk seçim barajının en azından yüzde 5'e çekilmesi gerektiğini ifade etti.Sakartepe şunları kaydetti:
"Başta Erbakan Hocamız olmak üzere Milli Görüş olarak yıllardan beri, hiçbir demokratik ülkede olmayan % 10 barajın kalkmasını talep ettik. Bunun mümkün olmaması halinde ise, pek çok demokratik ülkede olduğu gibi hiç olmazsa % 5’ler seviyesine çekilmesi gerektiğini söyledik. Bu uygulama, adaletsizliğe yol açmakta ve millet iradesinin meclise tam olarak yansımasına engel olmaktadır. Ülkemizde yapılan seçimleri bu konuda bir incelemeye tabi tuttuğumuzda, çıkan sonuçlara bakınca ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır. % 10 Ülke Barajı uygulanan 1987 seçimlerinde 19,5 oranında oy, 1995 seçimlerinde % 14 oranında oy, 1999 seçimlerinde % 18,5 oranında ve 2002’de % 45 tutarındaki oy parlamentoya yansımayarak tasnif dışı kalmıştır. Aynı şekilde 1987 seçimlerinde ANAP, %36,1 oyla milletvekillerinin %64,9’unu, 1991’de DYP %27 oyla milletvekillerinin %39,5’unu, 2002 seçimleri ise %34,4 oy alan AkParti’nin, %66,4 oranında elde ettiği milletvekili sayısıyla tek başına iktidar olmuştur. Burada tartışılması gereken konu; yönetimde istikrar adına bu kadar büyük orandaki oyun parlamentoya yansımamasının ne kadar demokratik olduğudur. Her iki ilke birlikte değerlendirilerek adil bir çözüm bulunması mümkündür. Bu da Yeniden Refah Partisinin önerisi olan ülke barajının en azından % 5’e çekilmesidir."
'Siyasi partiler seçime girme konusunda özgürce karar verebilmelidirler'
'Geçen seçim öncesi getirilen seçim ittifaklarına yönelik düzenlemenin ittifaka dahil partilerin ülke barajından kurtulmuş olmaları da yukarıda anti-demokratik yapıyı ortadan kaldırmadığını belirten Sakartepe, "Zira bu imkan olsa dahi, siyasi partiler bir ittifaka girmeye mecbur edilmektedir. Bunun ise demokratik bir uygulama olmadığı kanaatindeyiz. Siyasi partiler, tek başlarına veya bir ittifaka dahil olarak seçime girme konusunda özgürce karar verme imkanına sahip olmalılardır." ifadesini kullandı.
Siyasi Partilerin kapatılmasına millet karar vermelidir
Siyasi Partiler kanununda yapılacak değişikliğe değinen Sakartepe, "Daha önce gündeme gelip yapılamayan Siyasi partilerin kapatılmasının zamana ve zemine göre yorumlanabilecek kriterlerden kurtarılarak herkesin kabul edeceği objektif kriterlere bağlanmalıdır. Geçmişte Milli Görüş partilerinin özellikle de 28 Şubatın karanlık ve soğuk günlerinde iktidar partisi olan, Refah Partisinin kapatılması, Fazilet Partinin kapatılması milletimizi derinden yaralamıştır. Yine aynı şekilde, iktidar partisi olan Ak Parti’ye karşı açılan kapatma davasının kabul edilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla, geçmişte yapılan yanlış uygulamaların tekrarlanmayacağının bir garantisi yoktur. Siyasi Partilerin kapatılmasına millet karar vermelidir. Asil olan milletin sandıkta partileri kapatmasıdır. Bu husus uzun zamandır, kimse tarafından dile getirilmese de Türk Demokrasisi için ciddi bir tehdit olarak varlığını sürdürmektedir. Bu konuda uluslararası hukuka uygun, gelişmiş demokrasilerde uygulanan bir düzenleme yapılması mecburiyeti vardır."
Yorum Yazın