Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, Hindistan’da Müslümanlara yönelik şiddetin önüne geçilmesi için dünya kamuoyuna çağrıda bulundu: Eylemler giderek büyümekte ve tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.
Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Benkin; “Hindistan’da aşırı milliyetçi Hind Halk Partisi’nin (Baharatiye Janata Party) Hindistan Parlamentosu Avam Kamarası’nda (Lok Sabha) 5 üyelikle başladığı siyasi hareketinin şu anda 300 üyeye sahip olması büyük ölçüde Müslüman düşmanlığı politikası sonucudur.” diyen Bekin, “Başbakan Narendra Modi yönetimi ve Bharatiya Janata Partisi’nin yükselişiyle birlikte Müslümanlara yönelik kitlesel dışlayıcı ideolojik eylemler büyük bir ivme kazanmış durumdadır. Hindutva milliyetçiliğini önceleyen mevcut Hind Halk Partisi iktidarı, Hindistan’daki Müslüman nüfusu, hızla büyüyen ve mutlak suretle ortadan kaldırılması gereken tehdit unsuru olarak görmektedir.” ifadelerini kullandı.
‘Eylemler tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır’
Hindistan’daki Müslümanlara yönelik şiddet eylemlerinin tehlikeli boyutlara geldiğini belirten Doğan Bekin, “Hindistan’da BJP’nin 2014’te iktidara gelmesinden sonra Hindu Rashtra (Salt Hindulardan oluşan devlet) ideolojisi ile hareket eden militan Hindutva mensuplarının Müslümanlara karşı başlattıkları etnik arındırma niteliğindeki eylemler giderek büyümekte ve tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır.” dedi.
“Hindistan’da Hindutva milliyetçiliğini önceleyen akımların güçlenmesiyle birlikte Müslümanlar büyük karamsarlık içerisine girmiş bulunmaktadırlar.” değerlendirmesi yapan Bekin, ülkedeki Müslümanlara yönelik şiddetin uzun yıllar öncesine kadar uzandığını belirterek şöyle konuştu: Hindistan’da 2019 Vatandaşlık Değişikliği Yasası (CAA) ve Keşmir özel statüsünü oluşturan özerkliğin iptali karşısında ülke çapında kitlesel gösteriler başlamış ve BJP rejimi tarafından şiddetle bastırılmıştır. Hindistan’da etkinliği artarak devam eden Hindutva milliyetçiliği ve İslam karşıtlığı olaylar çok yakın zamanda dünya gündemine girmiş gibi gözükse de bu gelişmelerin arka planı çok eski tarihlere dayanmaktadır.
‘Salt Hindu-Müslüman çatışması şeklinde sunmak yanıltıcıdır’
Hindutva ideolojisinin Müslüman nüfusu tehdit olarak gördüğünü aktaran Bekin, “Hindistan’da, Hindu-Müslüman çatışmasından çok, Müslümanlara Hindistan’da yaşam hakkı tanımayan ve “Hindu-Raj” (Büyük Hindistan) idealiyle yola çıkan aşırı Hint milliyetçilerin oluşturduğu çoğunluğun, iki yüz milyon üstündeki Müslümanlara karşı başlattığı etnik arındırma hareketi söz konusudur. Özellikle birçok ülkede bu şiddet olaylarının Hindu-Müslüman çatışması şeklinde sunulması yanıltıcıdır Son on yıl içerisinde, özellikle Narendra Modi yönetimi ve Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) iktidar partisinin yükselişi döneminde, kitlesel vahşete yönelik risk faktörünün, ayrıştırıcı ve dışlayıcı politikalar yüzünden arttığını görmek mümkündür. Bu durumda Hindutva ideolojisi, Hindistan’ın Müslüman nüfusunu hızla büyüyen ve ortadan kaldırılması gereken bir tehdit olarak görmektedir.” diye konuştu.
Hindistan’da düzenlenecek G-20 zirvesi!
“Şu anda Hindistan’da 1947’de yaşanan olayları benzeri yaşanmaktadır.” diyerek ülkenin geçmişine dikkat çeken Bekin, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
Hindutva ideolojisi mensupları, Müslüman Türklerin Hindistan’daki hakimiyet dönemlerinden yola çıkarak oradaki Müslümanları “Turkodo” (Türk soyundan gelen) olarak niteleyerek aynen Endülüs örneğinde olduğu gibi Hindistan’dan atma planları yapmaktadırlar.
Nitekim, bu hafta sonu G-20 zirvesine ev sahipliği yapacak olan Hindistan devleti tarafından Dünya liderlerine gönderilen yemek davetiyesinde Hindistan yerine Bharat ifadesinin kullanılması dikkatlerden kaçmamaktadır. Zaten Hindutva ideolojisi mensupları Hindistan terminolojisinin sömürge döneminden kaldığını ve Anayasanın birinci maddesinin değiştirilerek sadece Hinduları temsil edecek şekilde Bharat Devleti olarak değiştirilmesini ısrarla ortaya koymaktadırlar.
Ülkedeki son şiddet olaylarına da değinen Doğan Bekin, “Bugün ne yazık ki Hindistan’da, Müslüman camileri saldırılara maruz kalmakta, yeni camilerin kurulmasına da izin verilmemektedir. Bu nedenle Müslümanlar, park kenarlarında, caddelerde veya bodrum katlarında oluşturdukları ibadet yerlerinde dini vecibelerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Dünya genelinde, etnik ayrıma dayalı çatışmaların giderek artması uluslararası barış ve istikrar açısından tehlikeli bir seyir göstermektedir. O bakımından bu tür olaylar, münferit düzeyde değil, belirttiğimiz gibi tehlikeli bir eğilimin işaretleri olarak değerlendirilmelidir. Bu yüzden Hindistan’da yaşananların bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
Dünyaya çağrıda bulundu!
Uluslararası kamuoyuna şiddete karşı önlem almak için çağrıda bulunan Doğan Bekin, sözlerini şöyle tamamladı:
Öncelikle Avrupa Birliği ve ABD ve uluslararası toplum, Hindistan’da büyük bir vahşet yaşanmadan derhal harekete geçmeleri, Hindistan’ı, Çin’e karşı bir denge unsuru olarak görmeyi bırakmaları ve Modi yönetiminin Hindutva ideolojisini gerçekleştirebilmek amacıyla soykırıma yönelik politikalarına karşı gerekli adımları atmaları artık gereklidir.
Hindistan’da Modi hükümetinin Müslümanları soykırım ve insanlığa karşı suçlardan koruma sorumluluğunu yerine getirmediği ortadadır. Modi hükümeti, Müslümanlara yönelik saldırıların durdurulması ve bağımsız uluslararası gözlemcilerin soruşturma yapmasına acilen izin vermelidir. Hindistan’da Müslümanlara yönelik saldırının ciddiyeti, uluslararası toplumun mağdurları korumak için derhal tepki vermesini gerekli kılmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna’ya karşı büyük hassasiyet örneği ortaya koyan Batı’nın, aynı hassasiyeti Hindistan’da büyük zulüm altında yaşam savaşı veren Müslümanlara karşı da göstermeleri gerekmez mi?
Yorum Yazın