Akşam saatleri idi. Özel bir televizyon kanalında gündeme dair bir oturum programı izliyordum. Programın bir bölümünde moderatör "son dakika" haberi diyerek eski ismi Boğaziçi Köprüsü olan yerden canlı bağlantı yaptılar. Moderatör :"Asker köprünün Anadolu'dan Avrupa yönüne giriş kısmını kapattı" diye bilgi verdi. Ve herşey o andan itibaren başladı.
Bı yandan kendi büromda otururken askerin "neden köprünün sadece bir tarafını trafiğe kapattı ki" diye kendi kendime soru soruyor, bir yandan da kendime sorduğum soruların cevabını arıyordum. Çünkü durum çok afaki bir şekilde gelişiyordu. Ama sorunun cevabını bulmuştum. Öyle ki, bir terör olayı olsa asker köprünün tek tarafını değil her iki yönü de trafiğe kapatması gerektirdi. Hani tatbikat tarzı bir durum olsa yine aynı şekilde köprünün iki yönü trafiğe kapatılmalı idi.
Yan tarafta bulunan esnaf arkadaşımın yanına gittim, "yanılmıyorsam asker darbe yapıyor" dedim. Arkadaş " olur mu abi öyle şey"derken, dönemin başbakanı sayın Binali Yıldırım bir açıklama yapıyordu, "Bu olay askerin içinde küçük bir kalkışma" dedi. Ben ise bu açıklamaya biraz sert çıkarak olayın sıcaklığı ile "ne demek küçük bir kalkışma, asker resmen darbe yapıyor" diye serzenişte bulunmuştum.
O gece artık sabah olmazdı. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa dökmesi, darbenin başarısız olacağının bir öngörüsü idi.
Yan tarafımda bulunan esnaf arkadaşım Batman'ın Kozluk ilçesinden. "Abi, bizimkiler Atatürk Havalimanı'na gittiler, kalk bizde gidelim" diye gösterdiği tepkiye, ben "kalk, önce Ayasofya Camii'nin önüne gidiyoruz"dedim. O gece neden Ayasofya Camii'nin önüne gideceğiz onu ben bile çözemedim. Çünkü o bölgede bir sorun yoktu.
Ayasofya Camii önüne geldik, yukarıdan Gülhane'ye doğru bir askeri birlik jipler ile iniyordu. Biz de doğruca İstanbul Valiliği'nin önüne geldik. Şükür ki büyük bir mücadele sonucu valilik binası sözde askerlerin elinden halk tarafından alındı. İkinci bölge İstanbul Büyükşehir Belediyesi önü idi. Büyük bir gurup anca Vezneciler'e kadar gelebilmişti. Sözde askerler Büyükşehir Belediyesi'nin önüne siper kurmuş, karşımda annem mi var, babam mı, arkadaşım mı, komşum var diye düşünmeden rastgele halkın üzerine mermi sıkıyordu.
Vezneciler'de bulunan polis karakolunda görevli memur arkadaşlar yanımıza gelerek "dikkatli olun, kendinizi koruyun, park halindeki araçların ve metro durağının o tarafına doğru saklanın" diye bir yandan da bizleri, halkı korumaya çalışıyordu.
Şehzadebaşı Camii'nden imam "yapma Mehmedim, sen Türk Milleti'nin ordusu, sen Türk Milleti'nin gözbebeğisin" diye anons geçtikçe sözde askerler daha da tetiğe basıyordu.
Artık bitmek bilmeyen gece sabaha dönüyordu. Halk tarafından büyük bir mücadele verilmiş ve silahsız bir millet silahlı terör unsurlarına imamlarının azmi ile üstün gelmişti.
Sonradan öğrendik ki, o gece İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde 14 kişiyi şehit vermiştik.
15 Temmuz gecesi bu vatan için canlarını hiç düşünmeden feda eden tüm şehitlere ALLAH'TAN rahmet diliyorum.
RABBİM bu halkı, bu milleti vatansız, yurtsuz bırakmasın.
RABBİM, bu ülkeyi bölmeye çalışanları ve kardeşi kardeşe vurdurmaya çalışanlara fırsat vermesin.
Selam ve dua ile...
Facebook Yorum
Yorum Yazın