Yıl 20 Ocak 1989 günlerden Cuma...
O dönemler Samsun İmam Hatip Lisesi orta 1. sınıfa gidiyorum. Okulumuzun hemen arka tarafında Samsun Devlet Hastanesi bulunuyor.
Okuldan çıkmışız ve okulun arka tarafında bulunan Devlet Hastanesi'nin etrafı tıklım tıklım insanlarla dolu. Ne olduğunu anlayamamış hatta neden bu kadar insan kalabalığı var diye de merak etmiştim.
Ve o merakla arkadaşlarla beraber hastanenin oraya varmıştık ki, herkesin gözünde bir yaş, kimi hıçkırıklarla kimi de sessizce ağlıyor.
O an nedenini arkadaşlarımızla anlayamadığımız bir durum ile karşı karşıyaydık ki yanımızda bulunan birine "Abi bu miltet neden ağlıyor" diye sormuştuk. "Oğlum SAMSUNSPOR trafik kazası geçirdi, vefat eden futbolcularda var, millet onlara ağlıyor" cevabını alınca bizlerde kendimizi tutamamış hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştık.
Gazetelerde SAMSUNSPOR yazıyor, televizyonlarda, radyolarda ise SAMSUNSPOR anlatılıyordu. Haber spikerinin ağzından dökülen o sözcüler "SAMSUNSPOR , Malatyaspor deplasmanına giderken Havza ilçesinde bir kamyon ile çarpışmasından dolayı trafik kazası yaşandı."
Kazada Teknik Direktör Nuri Asan, futbolcular Muzaffer Badalıoğlu ve Mete Adanır ile otobüs şoförü Asım Özkan olay yerinde vefat etmişti. Yugoslav futbolcu olan Zoran Tomic ise yaklaşık 6 ay gibi bir zaman içinde yoğun bakımda kaldıktan sonra da o da vefat etmişti.
Hiç unutamıyorum, her şey daha dün gibi... Ve bu yazımı yazarken bile içimdeki duyguları kelimelere dökemiyorum. Nasıl unutulur ki? Yaşımız o zamanlar daha 14... Ve bizim sevdamızdı SAMSUNSOR.
Bütün SAMSUN ellerini açmış yaralılar için dua ediyor. En küçüğünden en büyüğüne kadar herkesin gözü yaşlı... Ve bir koca şehir yas tutuyor.
Tanju'nun daha yeni parladığı dönemlerdi. SAMSUNSPOR o dönem ligde bir rüzgar gibi esiyordu. Çocuktuk tabi ki, maç günleri stada gider, maçı seyretmeye gelenlerin hemen yanına giderdik ki bizleri de oğulları gibi gösterip maça alsınlar diye. O zamanlar turnike sistemi yoktu ve biletlerde içeriden satılırdı. ALLAH razı olsun kime "Abi bizi de yanına alır mısın" dediğimizde hemen alırlardı, asla da yok demezlerdi.
...Ve aradan tam 32 yıl geçti. Her ne kadar yıllar su gibi akıp gitmiş olsa da her şey daha dün gibi. Acı aynı acı, haykırış aynı haykırış, ağlamalar yine o aynı ağlamalar gibi.
Unutmadık, unutamadık... Hepiniz gönlümüzdesiniz.
Facebook Yorum
Yorum Yazın