Öncelikle depremle yaşadığımız asrın felaketinde aziz milletimiz tek yürek olmuş, dost ve kardeş ülkeler başta olmak üzere 75 ülke yardıma koşmuşlardır. Her ne kadar haberlerde pek yer verilmemişse de yardıma ilk anda Azerbaycan Kazakistan Kırgızistan Özbekistan gibi Türk devletleri; Bosna Hersek Filistin ve diğer komşu ve kardeş ülkeler; Ülkemizde ve diasporada yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz gelerek kardeşliklerinin gereğini yapmışlardır.
Depremin ilk anından itibaren devletin bütün kurumları asker polis doktor kurtarma ekipleri ile sivil kurtarma ve yardım ekipleri canı pahasına kurtarma faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Deprem 11 ilimizi vurmuş 15 milyon insanı etkilemiş olması göz önüne alındığında devletimiz ve milletimiz bütün olumsuz şartlara rağmen alnının akıyla mücadele etmiştir. Düşünebiliyor musunuz evinizi bir yerden başka bir yere taşımaya kalksanız bir hafta on günde taşınma ancak tamamlanırken, 11 ilin 15 milyon insanına kurtarma sağlık hizmetleri barınma iaşe ve başka yerlere taşınma da dahil enkaz kaldırma binlerce çadır ve bir o kadar konteynır yerleştirilerek muazzam bir başarı sağlanmıştır. Devletimiz çıkan aksaklıklardan ders alarak gerekli tedbirleri alacaktır. Depremin ülkemize maliyeti 80 milyar dolar civarında olduğu ifade edilmektedir. Büyük can ve mal kaybına uğradık. Milletimizin başı sağolsun. Ölenlere rahmet geride kalanlara sabırlar, yaralılara acil şifalar dileriz. Bundan böyle Ülkemizin deprem bölgesi olduğu akıldan çıkarılmadan mal sahiplerinden mühendisine müteahhidine ve devlet görevlilerine herkes görevini ve sorumluluğunu bi halkın yapmalıdır. Depremin bize emri ve nasihatı budur.
Gelelim konumuza;
Türkiye’nin önlenemez yükselişi Türk dünyasının önüne geçmesi önderlik etmesi ile perçinleşmiştir. Ancak “suu(asker) uyur düşman uyumaz!“ Türkiye kalkınma ve savunma sanayiinde nefes almadan yükselişini gelişmelerini sürdürmelidir. Türkiye’nin önlenemez yükselişi her ne kadar kamu oyunca hele muhalefet yapıyoruz diyerek Türkiye’yi küçük düşürmeye çalışanlar olsa da yeni dünya düzeni kurmak isteyenler Türkiye’nin yükselişini kemiklerine kadar hissederek Türkiye’nin önünü kesmek isteseler de Türkiye durdurulamayacaktır!
Türkiyenin başına çorap örmek isteyenler kendi dertleri ile baş başa mı kaldılar!?
Atlantik İttifakı’nda son durum nedir?
Atlantik İttifakı Ortadoğu-Kudüs konusunda çatlak oluşmuş; Bu çatlak, ABD yönetiminde öteden beri etkin/yerkin olan Musevi Yahudi siyonistler ile ABD halkının etkin çoğunluğunu oluşturan Protestan Hıristiyan Evangelist siyonistleri yol ayrımına getirmiştir. ABD’de yol arkadaşlığı sona ermekte görünmektedir. Ancak asıl cevabı aranacak soru ise; Bu durumda bundan sonra ne olacaktır, Yahudiler Hristiyanlara karşı kimlerle ittifak edecektir? 2020 yılındaki ABD başkanlık seçiminde umulmadık şekilde aralarındaki ittifak ayrışmaya ve çatışmaya dönüştüğünü hatırlamak gerekir. Bu durumun etkisi tüm dünyada hem taraflar hem de karşıtları karşı karşıya getirmiş, kaos ve çok yönlü bir yol ayrımına getirmiştir.
ABD İngiltere önderliğinde kurulmak istenen “Yeni Dünya Düzeni”nin geleceği ne olacaktır?
ABD İngiltere öncülüğünde 1776-1789 yılında başlatılan “Yeni Dünya Düzeni” oluşumunun sonucunda Rusya’nın sahil kasabasında 1945 yılında ABD başkanı Ruzvelt Rusya başkanı Stalin İngiltere başbakanı Çörçil’in katılımıyla başta Türkistan’ın Rusya ve Çin arasında pay edilmesi ile Mezopotamya Türkiye ve Almanya’yı pay etme anlaşmasının bir kısmı bilindiği gibi gerçekleşmiş fakat Türkiye ve Almanya planlarını gerçekleştirememişlerdir! Ancak asla unutulmaması geren husus siyonistler planlarını öteler fakat asla vazgeçmezler onların dini inançlarıdır.
Atlantik İttifakı 19. Yüzyıl ve hemen devamı olan 20. Yüzyılda İki Dünya Savaşı ile dünya egemenliğine ulaşmış olmasına rağmen bu yapı yolun sonuna gelmiştir. Hesaplar bozulmuş, Allah’ın da bir hesabı olduğunu ve bütün hesapları alt üst ettiğini görmekteyiz.
Rus Çarlığının 1917 yılında yıkılıp, SSCB’ne dönüşmesi ile Avrasya’da değişim başlamış ve SSCB’nin dağılması ile 1991den sonra Türkistan’da Türkler tekrar tarih sahnesine dönmüştür.
Türk devletlerinin birlik oluşturması Atlantik ittifakında silkinmeye sebep olmuş ittifak NATOyu daha geniş alana yaymayı hedeflemiştir.
Böylece SSCB’nin askeri gücü Varşova Paktından boşalan Doğu Avrupa’daki Rus olmayan devletleri NATO şemsiyesine almışlar bunun sonunda Rusya İle ABD arasında oluşan soğuk savaş yerini Ukrayna üzerinden sıcak çatışmaya bırakmıştır. ABD-NATO hem Avrupa Birliğini hem Rusya dışındaki Doğu Avrupa ülkelerini kontrolü altına almış olacaktır. Ancak Ukrayna savaşı ABD-NATO ve Avrupa Birliği ile Rusya arasında Üçüncü Dünya Savaşının yolunu açmıştır. “Yeni bir dünya düzeni” kurulurken yeni dengeler oluşmaya başlamış ancak beklenmedik bir şekilde 2020de yapılan ABD başkanlık seçimi ile iç çatışma planları ittifakları alt üst etmiştir. Taraflar arasında yaşanan çatışmalar, karşıtlar arasındaki çatışmalardan daha tahripkar olur. 2020 yalında ABD’deki başkanlık seçimi, arkasından Rusya-Ukrayna savaşı ile dünya güç dengesinde Hazara Musevi Türkleri sebebi ile Avrasya’da yeni bir süreç başlamıştır. Hatırlatmakta fayda gördüğüm önemli bir olay ise 2022 yılında Madrid’te yapılan NATO toplantısı öncesinde İngiltere başbakanı B. Johnson’nın, Fransız başkanı Makron ile birlikte bugünkü Avrupa Birliği dışında, Türkiye’nin de içinde olduğu yeni bir RomAvrupa Birliği hayali olan bir sırrın-ifşası ile ortalık karıştığıdır. Burada hem Boris Johnson kendi siyasi geleceğini hem de Türkiye’nin geleceğini geçici de olsa sıkıntıya sokmuş görünse de işin içinde İngiliz aklı olduğunu unutmadan hatırlatmak isterim bu açıklama planlı mı yapılmış yoksa sehven mi yapılmıştır? Bunu zaman gösterecek.
Protestan Evanjelist ittifakının geleceği,
Dünyayı son iki yy yöneten Gizemli Finansal Güçlerin her zaman taşeronluk hizmetini İngiltere’den alıp ABD’ye vermiştir!
Mesih beklentisi ve şimdi ne olacak sorusu!
Ancak ABD içindeki öteden beri devam eden Protestan Evangelist Yahudi ittifakı, Kudüs ve Mesih beklentisi ve İsrail’in geleceği endişesi Yahudileri yeni İttifaklar arayışına ve Siyonist Protestan Evangelist baskısından kurtulmaya itiyor!
ABD içindeki ayrılık rüzgarı bizim için nefes alma imkan sundu! Ve böylece Türk Devletler Teşkilatı ile Dünya Türklüğü Avrasya’da Büyük Birliği için büyük bir fırsat yakaladı. Bunu tarihi tecrübesine ve iman inanç birliği ile Dünya Türklüğü, önüne gelen bu tarihi fırsatı değerlendireceğine inancımız tamdır.
(Devam edecek)
Facebook Yorum
Yorum Yazın