En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Türkiye’de aylar geçse de, yıllar geçse de, asırlar değişse de CHP’deki din karşıtlığı damarı asla değişmez.
Son 10 yıldır Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine bina edilen muhalefet anlayışı dolayısıyla CHP’de zaman zaman dini konularda bir yumuşama emareleri belirmişti. Siyasal sebeplerle de olsa bu yumuşama kıymetli görüldü.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girmesi CHP’nin kendi gücüyle iktidar olma ihtimalini ortadan kaldırdı. Bu nedenle CHP, farklı siyasi angajmanlara girmek mecburiyetinde kaldı. Daha önce gerek muhafazakârlığı, gerek milliyetçiliği dolayısıyla asla yan yana gelmediği kesimlerle Erdoğan karşıtlığında bir araya geldi.
Bu sebeple oluşan ittifaklar dolayısıyla da CHP’nin dini değerler konusundaki eski söyleminde yumuşama oldu. Artık bu konularda, eski katı laikçi söylemi bastırma mecburiyetinde kaldı. Ancak bu takiye politikası bir süre sonra patlak vermeye başladı.
‘Yumuşama’ sürecinde CHP’de ilk vaka, Grup Başkanvekili Özgür Özel üzerinden patlak verdi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın okul öncesi eğitim kurumu açmasını içine sindiremeyen Özel, “Çocukları bütün dünya nasıl yetiştiriyorsa öyle yetiştirmek varken bir Orta Çağ zihniyetine yönelmenin, bunu kurumsallaştırmaya çalışmanın ne bu Cumhuriyet’e ne bu millete faydası var ne de Anayasa’ya uygunluğu var” ifadeleriyle bastıramadığı duygularını dışa vurdu.
İÇTİKLERİ ŞEYDEN MİDİR NEDİR, HAKARETTE YARIŞIYORLAR!
CHP’deki diğer vakalar şöyle: Sendika kökenli Kani Beko da Özgür Özel’in yolundan gitti, “Köylere kadar inip Kur’ân kursu açan, 4-6 yaş arası çocuklara musallat olan Orta Çağ zihniyetine sahip bu yönetime millet sandıkta dersini verecek” diyerek, o da Orta Çağ zihniyetini sergiledi.
İçtikleri şeyden midir, bilmiyoruz hakarette bir birleriyle yarış başlayınca CHP eski Bursa Kadın Kolları Başkanı Fatoş Birinç, “Bu Allah, nasıl Allah ki Türkiye’nin içine etmeyi and etmiş, elçi olarak da AKP görevlendirilmiş” mesajı ile edepsizlikte ilk sıraya yerleşti.
Parti yöneticileri milletvekilleri bu ifadeleri kullanır da CHP’li belediye başkanları boş durur mu? CHP’li Rize Fındıklı Belediyesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilen kreşin boşaltılması için karar aldı, olayı idari yargıya taşıdı.
Dikkat ederseniz devletin bilgisi ve denetimi altındaki eğitim kurumları hedef alınıyor. 28 Şubat’ta da Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı imam hatip liseleri hedef alınmıştı. Din eğitimini sistemin dışına çıkarma çabası sorunlu ve üzerinde düşünülmesi gereken bir anlayıştır. Bu anlayış sözde karşı oldukları merdiven altı kuruluşların ekmeğine yağ süren bir anlayıştır.
KAYA’NIN HEZEYANI BASTIRILAN DUYGULARIN DIŞA VURUMUDUR
Meclis’te Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken, CHP adına konuşan Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, üzerinde “TÜRGEV, KADEM, TÜGVA, Anadolu Gençlik Derneği, Milli Gençlik Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Ensar, Hayrat Vakfı, Birlik Vakfı, İsmailağa Cemiyeti, Hizmet Vakfı, İskender Paşa Cemaati, Nakşibendi Tarikatı, Şam Yetimleri Derneği” yazan pankartı açarak, “Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor? MEB çocuklara tecavüzlerle anılan bu tarikatlarla, bu vakıflarla protokoller imzalıyor” ifadelerini kullandı.
Kaya’nın, İstanbul’da küçük yaştayken istismar edildiği ve erken evlendirildiği iddiaları nedeniyle ortaya çıkan olayla bağlantı kurarak, yıllardır en şeffaf ve her türlü denetime açık vakıf ve dernekleri hedef alması tesadüf değildir.
Yıldırım Kaya’nın infiale neden olan bu davranışı, CHP’deki İslâm düşmanı, Müslümanlardan nefret eden damarın bilinçaltının dışa vurumudur. Yıldırım Kaya, CHP’de bastırılan duyguların pörtlemesidir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın