Hemen şunu belirteyim bir zamanlar Kıbrıs çok önce çekilmesi gereken bir projeydi fakat zararın neresinden dönülse kardır misali gecikmeli de olsa çok güzel bir projeye imza atılmış.
Tarihi dizileri özellikle TRT de olanları izlemeye çalışıyorum. Yıllar önce Diriliş Ertuğrul muhteşem bir giriş yapmıştı, imrenerek ve övünerek izliyorduk fakat sonra maksadı değişti diye bıraktım. Payitaht Abdülhamid’i de bir süre takip ettim o da başlangıçta iyi gidiyordu ama onda da bazı durumlara kızıp onu da bıraktım.
Kut’ül Amare dizisi de ilgi ile izlediğimiz bir dizi olmuştu. Ramazan için çekilen Mavera dizisi de izlemeye değer bir tarihi dizi olarak izleyicisiyle buluştu.
Uyanış Selçuklu’yu birçok konuda beğenmediğim halde hala izliyorum ama onu da yakında bırakırım. Selçuklu, Payitaht ve Diriliş üç diziyi de kadın entrikalarını çok öne çıkarttıkları ve abarttıkları için izlemeye değer görmüyorum. Reyting kaygısını anlıyorum, bazı konuların ajite edilmesini de anlayabiliyorum ama bazı basit mantık hatalarına dikkat edilmeyişi ekibe yakışmıyor ve kadınların yaptıkları entrikaları çok abartılı buluyorum.
Henüz 4 bölümünü izlediğimiz Bir Zamanlar Kıbrıs ise müthiş bir proje olmuş. Bu dizide de abartı var ama maksat hasıl oluyor. 2. Bölümdeki küvette şehit edilen masumları tekrar hatırlamak tüylerimizi diken diken etse de bu olay anlatıldığı gibi yaşanmıştır.
Kıbrıs benim özel ilgi alanım olan bir ülke. Geçmişte iş yapma girişimlerim olduğu için adaya birkaç defa gitmiştim ve biraz da zaman geçirdim. Adanın kuzeyini tamamen bilirim. İnsanlarıyla görüştüm, kimisi Türkiye’yi yüceltirken kimisi de yerin dibine sokuyor.
Özellikle belli yaşın üstünde olanlar geçmişi bildikleri ya da bizzat yaşadıkları için Türkiye ne manaya geliyor biliyorlar. Rumların ne menem zalimlikler ve cinayetler yaptıklarını eskiler biliyor ve fakat yeni kuşak gençlerde bakış açısı tamamen değişmiş. Bunu son Kıbrıs seçimlerinde bir kez daha görmüştük.
Geçmişte yapılan zulümleri yaşamamış ya da bu durum iyi anlatılmamış gençlerin ekseriyeti Türkiye’yi işgalci diye niteliyor ve adada istemiyor. Adanın Türk tarafının AB’ye giremeyişini ve onlara göre geri kalışlarının müsebbibi olarak da Türkiye’yi görüyorlar.
Ve maalesef ki Rumları da Türklerin önünde tutuyorlar. Tabii ki bu durum planlanmış bir çalışmanın sonucudur. Keşke Kıbrıs’ta Türkler yetişme çağında her çocuğa Rumların işlediği cinayetleri ve zulümleri aktarabilseydi.
Yeri gelmişken bir konunun altını çizmekte fayda görüyorum bazılarının “Size biz bakıyoruz, Türkiye olmazsa açlıktan ölürsünüz.” gibi küçümseyici bakış açısı tepkilerin zeminini oluşturmaktadır. Bunlar çok olmasa da adadaki gençlerin tepkisine yol açmaktadır. Bu sakat bir bakış açısıdır Kıbrıs’ın Türkiye’ye ne kadar ihtiyacı varsa Türkiye’nin de Kıbrıs’a o kadar ihtiyacı vardır.
Sağlığında Merhum Rauf Denktaş’ı makamında ziyaret edip yarım saat sohbet etme imkanı bulmuştum. Kıbrıs’ta verilen mücadeleyi de biliyorum. Keşke bu dizi sayın Denktaş zamanında yapılsaydı da belli çevreler tarafından haksız bir şekilde yok edilmeye çalışılan itibarı bu kadar zarar görmeseydi.
Bir zamanlar Kıbrıs dizisini yapanlara teşekkür ediyorum. Oyuncu tercihlerini doğru yapmışlar. Hem konu olarak etkili hem de anlatı bakımından güzel bir dizi olmuş. Dizinin tamamının Kıbrıs’ta çekilmiş oluşu da yerinde olmuş. İnşallah o da maksadının dışına çıkmadan finalini yapabilir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın