Ne desek olmuyor, sözler kifayetsiz kalıyor. Ne yapsak olmuyor, yaptıklarımız yetersiz geliyor. Kınamak kar etmiyor etseydi yıllardır bu zulüm artarak sürer miydi? Biraz vicdan sahibi olan insan çocukların öldürülmesine nasıl sessiz kalabilir ki?
Duanın dışında bir şey yapamadığımıza mı üzülelim yoksa bazılarının “ama” lar ile sürekli “Onlar da bize ihanet etti, onlar da topraklarını satmasaydı.” gibi bugün gereksiz olan ve canımızı acıtan yorumlarına mı üzülelim bilemiyoruz.
Bir asır önce yapılmış ihanet gerekçe gösterilerek bugün katledilen çocuklara neredeyse “oh” diyen insanlara, insan olmanın gereğini hatırlatmak isteriz. Kaldı ki Kudüs sadece Arapların değil Müslüman Türklerinde kutsalı değil mi?
Ve fakat torunları atalarının ihanetinden sorumlu ise bize sığınmış 193 Azeri kardeşimizi Boraltan Köprüsü’nden ölüme göndermiş olmamızın sorumlusu bizler miyiz? Bu ihanet bugün Azeriler ile kardeş olmamıza, onlara Karabağ’ın işgalinden kurtulmaya yardım etmemize ve onlar için üzülmemize engel teşkil ediyor mu?
Yine daha dün sayılır atalarımız Mavi Alay ile binlerce Kırımlıyı ölüme terk etmedi mi? Atalar bu yanlışı yaptı diye torunlar vicdanlarını yitirecek mi? Burada içimizi acıtan masum insanların zulme uğraması, evlerinin ve topraklarının gasp edilmesi ve çocuk, yaşlı ve kadın demeden şehit edilmesi. Şunu da merak ediyoruz yönetenler ihanet ediyor diye halk da ihanet etmiş olur mu?
Kaldı ki arsız Siyonist İsrail bugün Kudüs’te durdurulmaz ise yakın bir zamanda komşumuz olur ve bayraklarında ve inançlarında olan Arz-ı Mev’ud hayallerini gerçekleştirmek için bu sefer Türklerin kanını akıtmaya başlayabilir.
“O kadar da değil.” demeyin 1947’deki İsrail topraklarıyla bu güne bir bakın. Büyük bir ihtimal yakında Suriye’den işgal ettikleri Golan Tepelerini ilhak ettiğini de açıklayacaklardır.
Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle başlayan Orta Doğu’nun dizaynı otuz yılda İsrail’in istediği seviyeye getirildi. Saddam indirildi Irak kendi derdine düştü. Mısır da Sisi gibi kukla bir yönetici başa getirildi. Libya ve Kaddafi yok edildi. Suriye kendi derdine yanar hale getirildi. İran ise ABD ile arayı düzeltip ambargoyu kaldırmak için uğraşıyor. Türkiye ise gerekli kınamaları yaptı ama kınamak sonuç veriyor mu?
Ve Arap Ligi Ülkeleri’nin devlet başkanları öyle bir hale getirildi ki, birkaçı dışında hepsi İsrail’e şirin görünme yarışındalar ve tabiri caizse onların uşağı oldular.
Filistin de Siyonist yönetimi Hristiyanlarda istemiyor. Filistin ziyaretimizde Kudüs Ortodoks Dini Lideri’yle bir görüşme yapmıştık. “Ne zaman Osmanlı çekildi, ne zaman Kudüs yönetimi Yahudilere geçti buranın huzuru kaçtı. Kudüs’te huzur olsun istiyorsak Müslümanlar tarafından yönetilmelidir.” demişti. Görüldüğü gibi üç dinin kutsal kabul ettiği Kudüs huzursuzluk içinde.
Tabii ki onların durumu Müslümanlar kadar kötü değildir. Geçmişte ne yaşanmışsa yaşanmış artık bu vahşet durdurulmalıdır. Ama nasıl? İşte işin püf noktası burası. Bu işe dur diyebilecek bir tek ülke var o da Türkiye ama maalesef ki Türkiye de ekonomik olarak sıkıntılar ile boğuştuğu için bir yaptırım uygulayamıyor.
Türkiye’nin güçlenmesinin önündeki engelin Siyonist zihniyet olduğunu 28 Şubat sürecinde anlamıştık. Aslında 28 Şubat İslam Coğrafyasının kurtuluş adımı da olan D-8 yüzünden yaşanmıştı. Kimin sözü olduğunu hatırlayamadım ama ABD de önemli bir isim rahmetli Erbakan Hocamı ve D-8 kastederek “Adam iki cihan savaşı vererek kurduğumuz düzeni iki seyahat ile yıkmaya kalktı. Buna müsaade edemezdik.” diyerek refah yol hükümetini neden ve nasıl yıktıklarını bir nevi itiraf etmişti.
Kudüs ve Filistin konusunda BM’nin ve İİT’nin (İslam İşbirliği Teşkilatı) görevini yapmıyor oluşu bizim üzülmemize ve dua etmemize engel değil. Yahudilerin kendi ırkları dışındaki bütün ırkların onlara hizmet için yaratılmış alt ırklar olduğunu düşündüklerini ve bu zihniyetin dünyaya vereceği tek şeyin kan ver gözyaşı olacağını biliyoruz. Bizim bir güvencemiz var o da Allah’ın vaadini tamamlayacak oluşudur.
Facebook Yorum
Yorum Yazın