Bir yıl önce, Amerikalılarla yönetimin Taliban’a devri konusunda görüşmeler yapıldığı, imzalar atıldığı ortaya çıkıyor. Sonra Taliban, Afganistan’da yönetime geçiyor, daha doğrusu, yönetimi devralıyor.
Buna, olsa olsa “yönetimi devralıyor” denir, değil mi?
Fakat ABD’de kaç ABD varsa artık, ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararının ve Taliban’ın yönetimi devralmasının üstünden birkaç gün geçmeden, ülkede art arda büyük patlamalar yaşanıyor. Bu patlamalarda toplam 180 civarında insan hayatını kaybediyor. Afganistan, bir anda cehenneme dönüyor!
ABD, TALİBAN VE ÖRGÜTLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERE DAİR SORU İŞARETLERİ…
Afganistan’da bilinmeyenler bilinenlerden çok fazla. Taliban yönetiminin ABD‘yle nasıl anlaştığı ve ne tür bir anlaşma yaptığı bilinmiyor mesela. Kafalarda soru işareti oluşturan sorunlardan biri aslında ABD yönetimlerinin başından itibaren Taliban liderleriyle gizli veya açık ilişki içinde olup olmadıkları sorunu.
Taliban yönetiminin Afganistan’da hiç beklenmedik bir anda yönetimi kolayca devralması kafalarda oluşan bu tür soru işaretlerinin ne kadar anlamlı olduğunu göstermeye yetiyor olsa gerek.
ABD derin devleti ile Taliban derin yönetiminin gizli veya açık ilişki içinde olduklarının en önemli işaretlerinden biri, Taliban yönetiminin Hanefī-Mâturidî çizgide olacaklarını açıkça söylemesine rağmen teo-politik stratejisinin İran’a çok yakın olması!
Dahası… Kabil’deki patlamalardan yaklaşık bir hafta önce patlamayı üstlenen DAEŞ yöneticilerinden birinin CNN International televizyonunda kendisiyle yapılan bir röportajda Afganistan’da patlamaların an meselesi olduğunu söyleyebilmiş olması!
Kabil’deki patlamalara ABD’nin bir misilleme yaparak hemen karşılık vermesi Amerikan derin devletinin ya da ABD’deki bazı güç odaklarının Afganistan’dan çekilmemesi gerektiğini dayatan ilginç bir gösterge.
ABD ile Taliban yönetim arasındaki esrarengiz ilişkilere ilişkin kafamızda oluşan soru işaretlerine cevap olabilecek bu birkaç hâdise, Amerikan yönetiminin dünya üzerinde gerçekleştireceği gizli veya açık askerî operasyonlarda Afganistan’daki karmaşık durumları bahane ederek Afganistan’ı artık sık sık kullanacağını gösteriyor.
TERÖR ÖRGÜTLERİ: İSLÂM’LA POSTMODERN SAVAŞ STRATEJİSİNİN APARATLARI
Buradan gelmek istediğim nokta, soğuk savaş sonrasında devreye sokulan “vekâlet savaşları” olarak adlandırılan bizzat emperyalist ülkelerce icat edilen ve pervasızca kullanılan terör örgütlerinin esas itibarıyla İslâm’la bir ilişkilerinin olmadığı gerçeğini göstermeye çalışmak.
DAEŞ emperyalistler tarafından icat edilmiştir ve bölgemizde başta Türkiye olmak üzere Müslüman ülkelerin hem istikrarını bozmakta hem de İslâm’ın nasıl “kan emici”, “barbar” bir din olduğu imajını özelde Müslüman toplumlara genelde ise bütün dünyaya ilan ve ispat etmekte kullanılıyor!
DAEŞ’in saldırmadığı iki ülke var: İsrail ve İran. DAEŞ, bu iki ülkenin dışında Türkiye dahil bölgenin bütün ülkelerini kan gölüne çevirmekte tepe tepe kullanıldı, kullanıyor da hâlâ!
Bu örgütlerin elemanlarının kahir ekseriyetinin Avrupa’dan devşirilmesi de bu örgütlerin emperyalistlerin icadı ve kuklası örgütler olduğunu göstermeye yetiyor olsa gerek.
Bir de Boko Haram diye evlere şenlik bir örgüt var Afrika’da! Hilafeti getirmiş-miş bu örgüt! DAEŞ de hilafet için mücadele ediyormuş-muş!
Bir kere, o yüce hilâfet kelimesini ağzınıza alıp da kirletmeyin siz!
Hilafet, şeriat diye ortaya çıkan bu örgütlerin hilâfetle, şeriatla, İslâm’la bir ilişkilerinin olmadığını, içinden geçtiğimiz postmodern süreçte, emperyalistlerin kendileri savaşmak yerine önce ve öncelikle bu örgütleri kullandıklarını bilmeyen kaldı mı hâlâ?
Maddeler hâlinde özetleyeyim meseleyi:
1-Bu örgütler, İslâm’ı terörle özdeşleştirmek için emperyalistler tarafından icat edilmiştir.
2-Artık postmodern dünyada savaşlar terör örgütleri kullanılarak gerçekleştirilen vekâlet savaşlarıdır. Bu terör örgütleri bu amaçla icat edilmiştir.
3-Bu terör örgütleri, İslam’a değil emperyalistlere, emperyalistlerin çıkarlarına hizmet ediyor; bunu göremiyorsanız neyi görüyorsunuz ki siz!
4-Bütün bu gerçekler artık açıkça bütün dünyada çok iyi bilinmesine rağmen Türkiye’deki bazı seküler çevrelerin, bu terör örgütlerini bahane ederek İslâm’a ve mazlum Müslümanlara saldırmalarını şiddetle kınıyorum.
5-Bu terör örgütlerinin hem emperyalistler tarafından kuruldukları hem de tepe tepe kullanıldıkları artık bütün dünyada ortaya çıkmış bir gerçek olmasına rağmen Türkiye’deki bazı seküler çevreler, bu gerçekleri göremiyorlarsa, bu, onların ne kadar sığ, entelektüel bakımdan ne kadar acınacak durumda olduklarını gösterir. Yok eğer bu gerçekleri bilerek İslam’a ve Müslümanlara saldırıyorlarsa bu durumsa, onların İslâm’dan ne kadar nefret ettiklerini göstermeye ve ispat etmeye yeter!
Sözün özü: Emperyalistlerin postmodern süreçte İslâm’la savaşmak, İslâm’ın yeniden tarih sahnesine çıkışını önlemek amacıyla icat ettikleri terör örgütlerini bahane ederek İslâm›dan ve mazlum Müslümanlardan nefret edilmesini sağlayacak söylemler ve eylemler geliştirmek iğrençtir ve asla kabul edilemez.
Facebook Yorum
Yorum Yazın