Fırsatçılık deyince bizim üstümüze yok. Bir ürün karaborsaya düşerse onu fahiş fiyatla satanda biziz yada daha çok para yapar düşüncesiyle stok yapanda biziz.
Dünya gibi bizde bir covid-19 salgını ile bir mücadele içerisindeyiz. Virüsün ilk yayıldığı anlarda maske bulmak neredeyse imkansızdı. Tabi ki bu durumda fırsatçılara gün doğmuştu. Hiç unutmuyorum bir paket maskeyi 350 ile 500 lira arasında satanlar bile vardı. Hatta bir maskeyi 50 liraya satanları gördüm.
Aslında bu durum sadece maske ile sınırlı değil. Ortamda bir kaos durumu varsa bundan en çok fırsatçılar faydalanıyor. Sebzede, meyvede yapılan fahiş fiyat artırımları gibi.
Son zamanların en büyük çıkarcıları da ev sahipleri oldu. Öyle ki son zamanlarda ev kiralarına öyle bir zaman yaptılar ki ev kiraları normalinden iki kat kiraya verilmeye başlandı. Özellikle ülkemizde yabancıların çok olması bunda bir etken. Şöyle ki, özellikle İstanbul'da yabancıllar bir evde ortalama 5 ile 10 kişi arasında kalıyor. Normal bir evin kirası 2 bin lira iken bu durumdan faydalanan ev sahipleri ev kiralarını ortalama iki katına çıkardılar.
Şu zaman dilimi içinde de üniversiteler açılıyor. Evlerin fahiş fiyatlarda yükselmesinde üniversitelerin açılması da var. Virüsten dolayı ortalama 2 yıl online eğitimi alan öğrenciler bu yıldan itibaren yüzyüze eğitim geçiyorlar. Üniversiteyi kazanan öğrenciler ya yurt bulacaklar yada bir ev. Özellikle Anadolu'dan İstanbul'a gelen öğrenci sayısı epey fazla ve doğal olarak da yurtlarda yeterli olmayınca öğrenciler ev aramak zorunda kalıyor. Tabi bu durumu da fırsata çeviren mal sahipleri fırsat bu fırsat deyip ev kiralarını iki katına kadar çıkardılar.
Örnek verecek olursak bugün İstanbul'da düzgün bir evde oturmak istiyorsanız en az 3 bin lirayı gözden çıkarmalısınız. Daha aşağı fiyata ev bulurum diye düşünüyorsanız inanın yanılıyorsunuz.
Peki, 3 bin biraya bir ev bulsanız sadece bir ev kirası ile durumu kurtaracağınızı da düşünüyorsanız bunda da yanılıyorsunuz demektir. Bugün İstanbul'da kiralık evlerin büyük bir kısmı emlakçıların elinde. 1 kira, 1 emlakçı, bir de depozito verdiğinizi düşünün toplam 9 bin lira sadece bir ev tutmak için ödeyeceğiniz para. Bunun yanında su, doğalgaz ve elektrik faturalarını da üzerinize de alacağınızı düşünün, ortalama bu fiyat 12 bin liraya kadar çıkıyor.
Bir de şöyle bir duyum alıyoruz doğru yada yanlış bilmiyorum ama özellikle emlakçıların ev sahiplerine baskı yapıp evdeki kiracısını çıkarmasını yeni gelecek olan kiracıdan da daha çok kira bedeli alacağını söylemiş olmaları. Tabi burada iyi niyetli işini yapan emlakçıları da tenzih ederim. Kaldı ki böyle bir durum varsa da o zaman her şey vahim demektir.
Asıl vahim durumda asgari ücretle çalışan kesimde. Bugün Türkiye'de asgari ücret 3 bin lira bile değil. Asgari ücretle çalışan bir aile yarın ev aramaya kalksa nasıl ev tutacak? Hadi bir ev buldu hangi para ile o evin kirasını, emlakçı parasını ödeyecek.
Bugün Türkiye'de asgari ücret brüt 3 bin 577 lira, net 2 bin 825 lira 90 kuruş. Bu ücret ile çalışan bir işçi nasıl bir ev bulacak ve nasıl bir evde yaşayacak? Eğer bu fahiş fiyat artışlarına birileri dur demezse sosyal patlama çok yakındır.
Asıl mesele ne biliyor musunuz? Biz ne zaman böyle bir duruma düştük. Hani bu millet düşenin elinden tutar, düşküne yardım ederdi. Hani yine bu millet hakkı olanından fazlasını hiç almazdı. Sahi biz hangi ara bu duruma düşünüp fırsatçı bir millet olduk?
Yine tekrar ediyorum, eğer bu kiralarda fahiş fiyat artışına dur denilmez ise inanın sosyal patlama çok uzakta değil.
Selam ve dua ile...
Facebook Yorum
Yorum Yazın