Reklamı Geç
SATILIK HABER SİTESİ
Hüseyin LİKOĞLU

Hüseyin LİKOĞLU

Mail: [email protected]

Hrant Dink Ermeni değil miydi?

Hrant Dink Ermeni değil miydi?

Osmanlı Devleti, Balkan savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nda yedi düvele karşı mücadele verirken, Ermeni Taşnak ve Hınçak çeteler, Anadolu’da Müslüman Kürt ve Türkleri katletmeye girişti. Ordunun savaşta olmasını fırsat bilen bu terör örgütlerinin amacı Müslümanları bulundukları topraklardan sürüp, demografik yapıyı değiştirerek, İtilaf Devletlerinin kendilerine kurdurmak istediği devlete zemin hazırlamaktı.

Osmanlı hükümeti, bu silahlı çetelerin katliamlarını durdurmak için 24 Nisan 1915’te, Hınçak ve Taşnak teröristlerin elebaşlarını tutukladı ve katliamların önüne geçmek için ilk adımı atmış oldu. ABD Başkanı Biden, işte bu tarihin yıldönümü olan 24 Nisan için ‘Soykırım’ dedi.

Eğer Biden, bu açıklamayı iddia edildiği gibi geçmişte haksızlığa uğramış Ermeniler için yaptıysa, madem Biden’da böyle bir Ermeni hassasiyeti var, o halde Pensilvanya İblisi Fetullah’ı niye Türkiye’ye teslim etmiyor.

106 yıl önce öldürüldüğünü iddia ettikleri Ermeniler için yas tutanlar, 2007’de öldürülen Hrant Dink için ne düşünüyor; Hrant Dink Ermeni değil miydi? Onu öldürten Fetullah Gülen ABD’de niye el üstünde tutuluyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Hrant Dink cinayetiyle ilgili davayı karara bağladı. Kararda firari oldukları için elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Coşgun Çakar, İbrahim Koca, Mehmet Akif Yılmaz, Mehmet Faruk Mercan, Metin Canbay, Ömer Faruk Kartın, Serkan Şahan, Yılmaz Angın, Yunus Yazar’ın dosyalarını ayırdı.

Karardan da görüleceği gibi, sadece elebaşı değil, aynı zamanda başta yazdığı kitapla Dink suikastında hedef saptıran örgüt gazetecisi dâhil, Dink cinayetinde parmağı olan birçok terörist ABD’de yaşıyor. İşin ilginç tarafı bu Fetullahçı teröristler, Biden’a soykırım söylemi için baskı yapan Ermeni diasporasıyla kol kola yaşıyor.

HDP Ermenilere kimin toprağını verecek

  • -Biden’ın açıklamasına paralel bir açıklama yapan HDP, 130 yıl önce emperyalistler tarafından kurdurulan Ermeni Taşnak Partisi’nin devamı olduğunu gözler önüne serdi. Terör örgütü PKK’nın da Taşnak çetelerinin ve Asala’nın uzantısı olduğu gün yüzüne çıktı. Dışarıda Biden’dan, içeride CHP ve ortaklarından cesaret alan HDP, bırakın geri durmayı, bırakın sessiz kalmayı her geçen gün pervasızlığını arttırıyor.
  • -Garo Paylan’dan sonra İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da partisine yönelen eleştirilere hakaretle karşılık verdi. Kenanoğlu, hızını alamayıp Yavuz Sultan Selim’e de hakaret etti. Bu iki vekil Kürtlük’le bir alakaları olmadığı gibi eminim ki Ermeni çetelerinin soykırımlarına karşı direnen Müslüman Kürtlerden de nefret ediyorlardır.
  • -Soykırımın tanınmasını isteyen HDP, Ermenilerin sırayı toprak talebine getirdiğinde kimlerin toprağını Ermenilere verecek. Yoksa yıllardır Kürt halkının çocuklarını kandırarak veya kaçırarak dağa kaldıran PKK, Taşnak ve Hınçak çetelerin yapamadığını yapmanın savaşını mı veriyor…

Tam içki satışı yasağını eleştirecektim ki…

-Koronavirüs salgınıyla mücadelede 17 Mayıs’a kadar sürecek tam kapanma kapmasında alkol satışı ile ilgili getirilen kısıtlama ilk başta biraz kafa karışıklığına neden oldu. Satış yasak mı, nereler satabilir, kısıtlamanın kapsamı nedir derken, sosyal medya ve kronik muhalif medyada çıkan haberler meseleyi bambaşka yöne evirdi.

-Tam da bu yasak nereden çıktı diyecektim ki, itirazcılar baklayı ağızlarından çıkardılar: “Laik devlette kamusal yaşam, dinsel kurallara göre biçimlendirilemez. Salgınla ilgisi olmayan alkol satışı yasakken, namaz serbest.”

-Pardon namaz-içki kıyaslaması nereden çıktı, ne oluyor derken, meseleyi açıklığa kavuşturan bir ablamız boy gösterdi ekranlarda. 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı en şedit şekliyle uygulanırken, Pensilvanya’da yaşayan sapkın, “Başörtüsü teferruattır” diyerek, yasakçıların ekmeğine yağ sürdüğü gibi başörtülü bir ablamız Halk Tv’de “Alkol haram değildir” fetvası vererek, aynı misyonu sürdürdü.

-Hızını alamayan bazı laikçiler, fırsattan istifade Müslümanlara, İslâmî değerlere kin ve nefretlerini kustular. Bütün bu olanlardan anladık ki mesele, kapanma döneminde alkollü içeceklerin satışı değilmiş. Mesele alkolü yasaklayan İslâm diniymiş, dertleri kapanma döneminde alkol satışına getirilen kısıtlama değil, İslâm’da içkinin yasak olmasıymış…

-Bir de alkol satışı kısıtlaması üzerinden İslâm’a ve Müslümanlara galiz küfür ve hakaret edenleri görmezden gelip de “Gündem saptırmak için içki satışı kısıtlaması getirildi” diyen gafiller var. Onların dertlerinin çaresi yok, hasetlerinden göçüp gidecekler.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar