Türkiye’nin ikinci partisinin lideri 90’lı yıllarımızı heba eden bir kavramı dolaşıma soktu. Önce 90’lı yılların karanlık adamı eski istihbaratçı Mehmet Eymür konuşuyor, ardından BAE’ye sığınan suç örgütü elebaşı Sedat Peker devam ediyor. Sonra da Kılıçdaroğlu son dokunuşu yapıyor.
15 Temmuz’dan sonra Fetullahçı teröristlerin devletten arındırılmaya başlanmasıyla güvenlik konusunda önemli mesafeler alındı. Hele hele Fetullahçı hainlerden arınan TSK sınırlarımızın ötesinde yaptığı operasyonlarla içeride terör eylemleri neredeyse sıfır seviyeye geldi.
Fırat Kalkanı Harekâtı’nın ardından terör örgütü DEAŞ, Zeytin Dalı Harekâtı’ndan sonra da PKK, Türkiye sınırları içerisinde eylem yapamaz hale geldi. Aynı şekilde bütün şehirlerimizde asayiş olaylarında da önemli düşüşler yaşanıyor. Suç örgütleri liderleri ya hapiste ya da yurt dışına kaçmış durumda.
Yurt içinde ve yurt dışında teröristlere yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştiriliyor. Operasyonlarda örgütlerin üst düzey yöneticileri ya yakalanıyor veya etkisiz hale getiriliyor. Özetle 15 Temmuz’dan sonra bütün şehirlerimiz güvenlik noktasında en huzurlu dönemlerini yaşıyor. Buna uyuşturucu ile mücadele dâhildir.
İşte böyle bir ortamda Kemal Kılıçdaroğlu sahne alıp, fondaş medyada “Eğer belli gruplar ellerine silah alıp belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler… Böyle kaygılarım var” şeklindeki cümlelerle boy gösteriyor.
SİYASİ CİNAYET İKTİDARA DEĞİL, MUHALEFETE YARAR
Kılıçdaroğlu’nun asıl kaygısına geçmeden, söylediklerini siyaseten ele alalım. CHP liderine göre, Türkiye’de siyasi cinayetler yaşanacak, bu cinayetlerin arkasında Tayyip Erdoğan olacak ve bu cinayetler AK Parti’nin iktidarının devam etmesini sağlamak için gerçekleşecek.
Allah muhafaza örnek vermek bile insanın tüylerini ürpertiyor. Kılıçdaroğlu’nun tezine göre, bir muhalif siyasetçiye suikast düzenlenecek ve bu sayede AK Parti iktidarda kalmaya devam edecek. Hiçbir iktidar, döneminde yaşanan siyasi cinayetler nedeniyle iktidarını pekiştiremez. Tam aksine döneminde siyasi cinayetleri önleyemeyen iktidar ilk seçimde iktidarını kaybeder.
AK Parti, faili meçhullerin, siyasi cinayetlerin, mafyanın sokaklarda kol gezdiği bir dönemin ardından iktidara geldi. AK Parti’ye yönelik ilk kumpas, Hablemitoğlu cinayetiyle düzenlendi. Danıştay saldırısı, Hrant Dink cinayeti, Malatya’daki yayın evi cinayetleriyle devam etti. Ve bunların hepsinin ardında KHK ile ihraç olan Fetullahçı hainler vardı.
AK Parti bırakın siyasi cinayetlere göz yummayı, iktidarını sürdürmek istiyorsa tam aksine bütün olayların bir daha yaşanmaması için çok daha kararlı bir duruş sergilemelidir. Siyasi cinayetlerle iktidar peşinde kimin olduğu net bir şekilde ortadadır.
Siyasi cinayetler ancak ve ancak CHP güdümündeki muhalefet blokunu iktidara taşır. Bu yönde bir hesap varsa da CHP etrafında kümelenen muhalefeti iktidara getirmek isteyenlerin yaptığı hesaptır. Türkiye’yi kaosa sürükleme arzusu içinde olanların varlıklarını da bilmeyen yok.
“KILIÇDAROĞLU’NUN ÇOK KAPSAMLI DOSYASI”
Şimdi gelelim Sayın Kılıçdaroğlu’nun asıl korkusuna. Siyasi cinayet, sadece bir siyasetçinin öldürülmesi midir? Bir siyasetçiyi öldürmeden siyaset yapamaz hale getirmek de bir siyasi cinayet sayılabilir mi?
Meselâ Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ele geçirmesi bir siyasi cinayetin neticesi midir? Deniz Baykal’ı siyaset yapamaz hale getiren kaset komplosu siyasi cinayet sayılır mı?
Üzerinde durulması gereken asıl sorular bunlardır. Kemal Kılıçdaroğlu bir siyasi cinayetin neticesinde CHP’ye genel başkan olmuştur. O cinayeti işleyenler daha sonra MHP’yi ele geçirmek için de başka siyasi cinayetlere imza atmışlardı. Ama MHP’de istediklerini elde edemediler.
Meral Akşener’in MHP’yi ele geçirmek istemesi de bir siyasi cinayet teşebbüsüydü. Meral Akşener’in yeni parti kurması da bu siyasi cinayetin neticesidir.
Türk siyasetinde siyasi cinayetler neticesinde var olan Kılıçdaroğlu ve dostları şimdi kendileri adına bir siyasi cinayet korkusu içinde girmiş durumdalar. Kusura bakmayın ama bir siyasi cinayet neticesinde sizlere o koltukları ikram edenler, bir gün yeni bir siyasi cinayet neticesinde o koltukları sizden geri alır. En başta razı olmayacaktınız bu siyasi cinayetlere.
Anlaşılan Sayın Kılıçdaroğlu, Mine Kırıkkanat’ı çok ciddiye almış. Ne demişti Kırıkkanat: “Kılıçdaroğlu ve ekibi hakkında çok kapsamlı bir dosya var. Çok can alıcı bir dosya, çok yakıcı bir dosya.”
Facebook Yorum
Yorum Yazın