Keşke Suriye eski günlere dönebilse ya da keşke bu günleri hiç yaşamamış olsaydı. Koskoca bir ülke, Suriye yerle bir edildi. Yaklaşık 200 bine yakın insanın canını yitirdiği iç savaşta 12 milyon insanda evinden yurdundan oldu ve mülteci durumuna düştü.
Her yeri buram buram tarih kokan güzelim ülke, Suriye talan edildi. Bir medeniyet göz göre göre yok edildi. İnsanlar birbirine kırdırıldı. Aylan bebek unutulur mu? Savaştan kaçarken denizde boğularak yitirilen canlar unutulur mu? Unutulmaz, unutulmayacakta.
Karantina nedeniyle 14 gündür evdeydim. Kurtlar Vadisi dizisini tekrar izledim. Finale doğru birkaç bölüm Suriye’de yani Halep’te çekilmişti. Savaştan önce bende gidip gezmiştim Suriye’yi. Bizim insanımızdı sanki Halep’dekiler. Bizden bir şehir gibiydi Halep. Hama, Humus ve Şam gezip gördüğüm ve tekrar gitmeyi arzu ettiğim diğer şehirlerdi. Tekrar gitmek nasip olmadı ama Kurtlar Vadisi dizisi anılarımı tazeledi. Sanki Halep sokaklarında yeniden geziyormuşum gibi hissettim.
Ama artık yıkık virane bir şehir Halep. Evet Suriye Diktatör Esad tarafından yönetiliyordu. Baba Esad’ın Hama’da bombaladığı yerleri görmüştük. Oğul Esad zalimlikte babası kadar olmasa da El-Muhaberat marifetiyle babasının izinden gidiyordu.
Bir ara ilişkilerimiz çok gelişti. Ortak kabine toplantısı bile yaptık. Açıkçası bu durumdan mutluda olmuştuk fakat ilişkilerimiz gelişiyor diye hesapları bozulan güçler müdahale ettiler.
Aynı durumu Mısır’da da yaşadık. Mursi iktidarında ilişkiler olağan üstü iyi gitmeye başlayınca düğmeye bastılar ve Mursi’yi iktidardan darbe ile indirdiler. Bu da yetmedi Mursi’yi cezaevinde şehit edip ortadan kaldırdılar.
Şöyle bir düşünelim, Akdeniz’de bugün verdiğimiz Mavi Vatan mücadelesini, ilişkilerimizin bozulmamış olduğu Esad Suriye’si ve devlet başkanının Mursi olduğu bir Mısır bugün olsa nasıl olurdu? Bir de indirilmemiş Kaddafi’yi düşünün ki, o zaman Akdeniz bizden sorulurdu.
Tabii ki bu günler öngörülememiştir ama şu bilinmiyor muydu, Suriye İran’ın ileri karakolu durumundaydı ve Rusya’da Esad sayesinde Akdeniz’de güç gösterebiliyordu. Yani ABD’nin Esad’ı istememesi, Esad’ın gitmesi için yeterli gelmeyebilirdi. Gelmedi de aslında bakılınca. ABD’nin Esad’ın gitmesinden ziyade orada bir otorite boşluğu olsun istiyormuş fakat biz bunu sonradan anlayabildik.
Şuan ülkemiz daha büyük bir tehdit altında. Suriye’nin kuzeyinde güdümlü bir terör devleti kurmak isteyen ABD ve yancıları bu oluşumu engellemeye çalışan Türkiye’yi direkt hedef almakta ve dört bir koldan saldırmaktalar.
İran ve Rusya ile aynı tarafta gibi görünsek de ne bu iki ülke ne de ABD bizim lehimize olacak hiçbir konuda bizi desteklemezler. Esad da hep yok olup gitmektense kuzeyinde bir oluşuma sessiz kalmayı tercih etmektedir. Onun için bu duruma sesi soluğu çıkmıyor.
Dolayısı ile biz güneyimizdeki bu sorunu çözmek istiyorsak birinci çözüm merkezi Şam olacaktır. Yıllardır Rusya, İran ve ABD ile bir arpa boyu yol alabildik mi? Alamadık. O zaman oyunu bozmak için Esad ile görüşmek daha mantıklı değil mi?
Çok mantıklı. Çünkü uluslararası ilişkilere göre daimi düşman ya da daimi dost olmaz. Burada kurulmak istenen terör devletinin direkt muhatapları Türkiye, Suriye, Irak ve İran’dır. Bugün bu sorunu ancak birlikte çözebiliriz.
Hem ülkemize sığınan mültecilerin gitme ihtimali en güçlü olan yer Suriye değil mi? Bana göre hem güneyimizdeki terör devletini engellemek için hem de mültecilerin evine dönebilmesi için çözüm öncelikle Şam hükümeti ile ilişkilerin geliştirilmesidir. Allah ordumuza ve güvenlik güçlerimize muvaffakiyet nasip etsin İnşallah.
Facebook Yorum
Yorum Yazın