Rize ve Artvin’de yaşanan sel felaketi hepimizi derinden üzdü. Allah (CC) beterinden korusun diye dua ediyoruz. Sel felaketinden zarar görenlerin Allah (CC) yardımcısı olsun. İnşallah son afetimiz, son felaketimiz olsun.
Sel yaşanan bölgeye uzun zamandır gidemesem de benim en çok sevdiğim ve her gidişimde huzur bulup dönmek istemediğim bir bölgedir.
Coğrafi olarak çok güzel bir bölge olmasının yanında çok yağış alması sebebiyle her an sel ve toprak kayması riski ile karşı karşıya olduğu da aşikardır.
İklimlerin değişmesi sebebiyle bundan sonra da ani yağışların ve sel felaketlerinin olacağı unutulmamalı ve ona göre yapılanma ve altyapı çalışmaları yapılmalıdır. Ve fakat şuan için yapılaşmanın hemen hemen bittiğini ve birbirinin kopyası ilçelerin risk altında olduğunu görmekteyiz.
Keşke böyle yoğun yağışlar hesaplanıp altyapılar ve yapılaşma ona göre yapılsaydı. Bana bir sel videosu gönderildi. Video Artvin ili Arhavi ilçesi Ortacalar bölgesi Çifte Köprü’yü gösteriyordu. Kamilat ve Soğucak deresi üzerine 18. yüzyılda yapılmış iki Osmanlı mimarisi köprü ile yeni yapılmış iki köprü görünüyor.
Bir kez daha anladık ki ülkemizde mimari ve mühendislik ilerleyeceği yerde geriye gitmiş. Kimse kusura bakmasın ama 18. yüzyılda taşkın su hesaplanıp köprülere yükselti verilirken bugün yapılan köprüler dere daraltılarak ve düz bir şekilde yapılmış.
Aynı bölgede eski köprülerin altından su rahat bir şekilde akıp giderken yeni yapılmış köprüler suya adeta birer set oluşturmuş. Gelen odunlar köprüye takılmış suyu tutuyor ve su köprünün üzerinden akmaya başlamış, biriken su birden boşalıyor ve ne varsa önüne alıp götürüyor.
Hatırlayalım yıllar önce Samsun ili Canik ilçesinde de büyük bir sel felaketi yaşamıştı. Orada da köprüyü ucuza getirmek için derenin daraltıldığı ve köprünün alçak yapıldığı iddia edilmişti. Öyle midir bilemeyiz ama yaşananlar sanki bu durumu doğrular gibi. Sahil yolu yapılırken bazı insanlar “Bu yollar derelerin denize akmasını engelleyecek ve sürekli sel felaketi yaşanacak.” diye uyarmışlardı. Bu iddialar durum tespiti miydi yoksa kuru kuruya bir muhalefet miydi biz bilemiyoruz.
Özellikle sel riski olan bölgelere yapılacak dere ıslahı ve köprüler mevcut ihale yasasına göre yapılmaya, yani en ucuz teklifi verene yaptırılmaya devam ettiği sürece bu tehlikeleri yaşamaya devam edeceğiz. Biz işin tekniğinden anlamıyoruz fakat bu bölgeye yapılacak altyapı çalışmaları daha bir titiz yapılmalıdır.
Dün Amasya’da Sultan 2. Beyazıt camisini gezdim. Yapılış tarihi 1485 yazıyor yani 536 yıllık cami bir o kadar daha mevcudiyetini korur hatta istisnai bir durum olmaz ise dünya var oldukça var olur diye düşündük. Ve fakat yeni yapılmış hiçbir cami için yüz yıl bile ömür biçemiyoruz. Çamlıca ve Taksim caminin durumunu bilmiyorum inşallah onlar bari gelecek yüz yılları görürler.
İşin özü her meslek gelişiyor ve gelişmelidir de. Ve fakat yapı işleri sanki gelişmediği gibi geriye gidiyor gibi. Oysa Mimar Sinan gibi bir deha önümüzde duruyor. Onun eserleri bize neden ışık tutmuyor?
En azından bundan sonra yapılacak yapılara dikkat edilmeli.
Facebook Yorum
Yorum Yazın