Erken ya da gününde yapılacak seçimlerde muhalefetin işi iktidara göre daha zor. Neden mi çünkü bir masa etrafında toplanmış altı birbirine benzemez bir birliktelikler de ondan. Hatta geçmişte kendi ifadeleriyle birbirlerine “ülke için zararlı!” diye ithamları bile var. Bu birbirine benzemez siyasi partilerin halk tarafından algısı tek maksatları Reisi devirmek.
Pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı dünyayı krize soktu. ABD ve AB ülkeleri bizim gibi krize alışkın olmadıkları için %7 enflasyon bizdeki %61 den fazla tepki görüyor fakat bizde temel ihtiyaçlardaki yıllık enflasyon sanırım açıklananın üç misli fazla gibi.
Muhalefet, hükümetin bazı konularda yetersiz ve çaresiz kaldığını düşünüyor. Gerekçeleri de gıdada yaşanan fahiş fiyat artışları. Duruma göre haksızda sayılmazlar. Bunun yanında petrol ve buna bağlı olarak artan elektrik ve doğalgaz fiyatları da can yakıyor.
Normal koşullarda iktidara gelmek isteyenbir parti çıkıp, “Bu iktidar ülkeyi yönetemiyor. Şurada, şurada yanlış yapıyor. Biz şu politikaları uygulayarak ülkeyi düzlüğe çıkarır, milletin refah payını artırırız,” deyip yönetmeye talip olması gerekir. Bunun dışında halka da PKK ve sınır ötesi operasyonlar ve Suriye’deki PKKKoridoru konusunda ne düşünüyor, Akdeniz’deki haklarımız konusunda ne düşünüyoranlatmalılar.
Ama öyle olmuyor. Kimse tek başına ülkeyi yönetebileceğini düşünmüyor olacak ki altılı masa koalisyon ile ülkeyi yöneteceklerini söylüyor. Hatta yönetmeye dair değil de devirmeye dair söylemler daha ön planda değil mi?
Ve fakat yönetimin nasıl olacağına dair akla yatan mantıklı bir şeyler ortaya koyulmuyor. Muhalefetin sadece “Bu iktidar beceremiyor, gitsin,” demesi ve “Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz,” demeleri bazıları için yeterli değil. Bazıları somut çözüm önerileri bekliyor.
“Koalisyonla ülke yönetimi nasıl olur?” tecrübesi olanlar bu birlikteliğe doğal olarak şüpheyle ve kaygıyla bakıyor. Şüphe ediyor çünkü görünmeyen ortak ya da ortaklardan dolayı. Kaygı duyuyor çünkü ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair net bir şey yok.
Ana muhalefet lideri elektrik faturasını ödememiş ve elektrikleri kesilmiş. Sabah bir kanala konuk olmuş bu konuda konuşuyor. Dese ki “Bakın geçen yıl elektrik faturam şu idi bu yıl bu kadar geliyor. Bunu ödeyebilen var ödeyemeyen var. Bu kadar artış yapmak millete zulümdür. Faturalarını ödeyemeyenlerin durumunu ortaya koymak için bende ödemedim ve bu durumu gündeme getirdim.” yaptığı eylemin bir izahatı olacak. Sunucu faturanın tutarını soruyor “bilmiyorum” diyor. Sunucu artış ne kadar olmuş diye soruyor. “Faturalar otomatik ödemede bizim zaten ödeyecek durumumuz var ama ödemedik,” diyor. Kılıçdaroğlu’nun bu ve kaynağı nereden bulacaksınız diye soran muhabire “Biz israfı önleyeceğiz, kamudaki araç sayısını en az yarısına indireceğiz,” bile diyemiyor ve “Benim adım Kemal ben bulurum,” diyor ve bunun gibi konularda yaptığı açıklamalar milleti ikna etmeye yetmiyor.
Muhalefet bir de hep yıkmak üzerine konuşuyor. Yapılanın yıkılması vicdan sahibi ve vatanını seven kimsenin kabul edileceği bir şey değil. Bir iş pahalı bile yaptırılsa yıkmak olmaz. Allah aşkına milletin parasıyla yapılmış olan bir yatırımı yıkmak kime ne kazandıracak?
Bu söylemlerle muhalefetin iktidara gelmesi kolay değil fakat merak edilen başka bir şey var “Acaba iktidara gelmek istiyorlar mı?” İktidar ise bu pahalılığa bir tedbir alamazsa ilk seçimde işi gerçekten zor. İktidar“Bu muhalefetten bir şey olmaz,” diye bir düşünceyle bugünkü şartları düzeltmeden seçime girerse hüsrana uğrama ihtimali çok yüksek. Dost acı söylermiş ve gerçekler acıtır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın