Cuma günkü yazımda bir sosyal medya felsefesi yapmaya çalışmıştım. Ve yazıyı, sosyal medyanın neden bütün dünyada bir millî güvenlik sorunu olarak görüldüğünü bugünkü yazıda yazacağımı söylemiştim.
Sosyal medyanın hem bir özgürleşme imkânı ve alanı sunduğunu hem de özgürlükleri bastırmakta ve kitleleri gütmekte, ülkeleri çökertmekte kullanılan bir çatışma vasıtası ve gerilim hattı olduğunu söylemiş ve felsefî olarak sosyal medyayı incelemeye çalışmıştım.
Bu yazıda sosyal medyanın pratikte ne anlam ifade ettiğini, hayatımızdaki karşılığını tartışmak niyetindeyim.
MODERNİTE, BİREY VE KİTLE TOPLUMU
Modernite, bireyi ve aklı öne çıkarmıştı. Bireyin aklının aşırılıkları kitleyi icat etti, bireyi kitlenin ortasında kurban etti, yok etti.
Modern toplum, medyalar üzerinden kitle toplumunu üretti. Kitle toplumu, insanı iradesiz yığınlara dönüştürdü.
Kitle toplumunda, birey, kalabalıkların ortasında yok olan acıklı bir varlık.
ŞİDDET ÜRETEN BİR MECRA OLARAK SOSYAL MEDYA
Sosyal medya, adına sosyal medya dense de, hem sosyal’i parçalayan hem de insanı yüzey’e, görünen’e, ayartıcı olan’a, imaj’a, algı’ya hapseden bir mecra.
Bilgi üretme ve yayma araçları artıyor ama buna mukabil insanların kavrama kabiliyetleri azalıyor. Marifet anlamsız, sığ, değersiz yığınla bilgi üretmek, anlamlı, değerli, hayatı ve insanı zenginleştiren, kavrama melekelerini derinleştiren bilgi üretmek, yol yordam göstermek olmalı.
İnsana, hayata, bilgiye ve dolayısıyla hakikate değemeyen, değer vermeyen, nüfûz edemeyen bir mecranın, anlamlı, değerli, güzel bir bir dünya inşa edebilmesi elbette mümkün değil.
Modern toplumun bireyi, medyalarla birlikte, kitle yığınları arasında kayboldu.
Postmodern toplumun sosyal medyası, insanı yüzey’e, yüzeysel’e, ayartı’ya, anlamsız’a hapsettiği için, sosyal’i yok etmesi kaçınılmaz hâle geliyor.
O yüzden sosyal medya, olgu olarak sosyal medya ama kitleleri hem asosyalleştiriyor hem de çatışmacı, ilkel biri zihniyete mahkûm ediyor.
Sosyal medya, toplumların, anlama ve kavrama kapasitelerini sadece algıya, imaja ve ayartıya indirgeyerek, tepkici, çatışmacı bir psikolojiye sahip olmasını sağlıyor.
Kavrayış yüzeysel olunca, söylemsel şiddet güçlü oluyor ve toplumda kutuplaşmalar ve çatışmalar çok kolayca tavan yapabiliyor.
Anlama ve kavrama kapasitesi düşük olunca, çeşitli sosyal gruplar arasındaki gerilim hattı ve çatışma oranı da yüksek oluyor.
Anlama ve kavrama kapasitesi düşen insanın özgürlüğü de tehlikeye düşer.
SOSYAL MEDYA DÜNYADA HER YERDE MİLLÎ GÜVENLİK SORUNU
Sosyal medya ilk bakışta insanın özgürlük alanını genişletiyormuş gibi görünüyor ama sadece öyle görünüyor. Bu bir simülasyon. Gerçek resim bu değil.
Gerçek resmi görebilmek için derinlemesine bakmak geriyor tabloya: İnsan, sosyal medyanın dünyasında bir “kukla” aslında.
Kuklayı / insanı oynatan bir kuklacı var: Kuklanın nerede nasıl oynaması gerektiğine o kuklacı karar veriyor: Çağdaş Zeus bu adeta. Hoşuna gitmeyen Trump “kukla”sına veya “kul”una esip gürlüyor, biletini kesiyor gözünün yaşına bakmadan!
Eskiden gazeteler, sonra televizyonlar, hükümet kurarlar, hükümet yıkarlardı. Şimdi eski camlar, sosyal medya oldu: Hükümetleri kuranlar, hükümetleri yıkanlar sosyal medyalar artık.
Sosyal medyanın küre ölçeğinde gözlenen hükümet darbesi, Amerika’da yaşandı: Demokrasi ve özgürlükler ülkesi Amerika, başkanlık seçimlerinde Trump’ı hem şeytanlaştırdı, hem de Trump’ın sosyal medya hesaplarını dondurdu ve Biden’ı Beyaz Saray tahtına oturttu!
Son örnek Tunus’tan geldi: Sosyal medya üzerinden oluşturulan algılar sonrasında hükümete kolayca asimetrik darbe yapıldı.
Sosyal medya, yangınları fırsat bilerek Türkiye’de inanılmaz bir algı operasyonu gerçekleştiriyor. Düşünsenize… 4 günde 7,5 milyon twitter hesabı açılıyor ve HelpTurkey ve GlobalCall gibi etiketlerle Türkiye’nin yandığı, perişan durumda ve yardıma muhtaç olduğu imajı oluşturuyor iki saatte 2,5 milyon tweet atılarak. Tweetlerin çoğu bot hesaplardan ve % 71’i bir merkezden atılıyor!
İnanılır gibi değil!
Yeni bir saldırı türü ile karşı karşıya Türkiye! O yüzden sosyal medya millî güvenlik sorunu olarak ele alınmalı. Yasaklardan filan söz etmiyorum. Böyle bir şey saçma olur. Aksine teknik ve hukûkî olarak önlem alınması ve yasal düzenlemeler yapılması gerektiğinden söz ediyorum.
Vesselâm.
Facebook Yorum
Yorum Yazın