Siyaset kurumu ve atanmışların yönetimde rolü ve etkinliği.
"Yanlışlara karşı insanları uyarın. Uyarmamak ne fena iş" Maide(79)
Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için ifade ediyorum. 2012 yılında Başkanlık sisteminin Türkiye için adeta zorunluluk olduğunu anlatmak için; "Tarihi Göreve Davet" başlığı ile; Başkanlık sistemi üzerinde araştırma yaptım ve yaptığım çalışmayı 18 sayfa halinde zamanın sayın
Cumhurbaşkanına, Başbakanına, parti genel başkanlarına, anayasa komisyonu üyelerine ve yüksek yargı organlarına yazılı olarak, milletvekillerine ise e-posta üzerinden gönderdim. Başkanlık sistemi hükümet tarafından açıklandığında ise 8 maddelik öneri yazdım. Bu gün geriye baktığımda yazdığım 8 maddelik öneriyi yazmakta ve uyarmakta ne kadar haklı olduğumu gördüm.
Başkanlık sistemi konusundaki ilgimi ve çalışmalarımı özetledikten sonra gelelim bu güne;
Siyaset kurumu kurumları etkisizleştiği atanmış bürokratların yönetiminin ön plana çıktığı düşünülmeye başlandığında siyasete olan beklenti ve umut azalır. Şu anda Türkiye'de yaşanan tam da budur dediğinizi duyar gibiyim.
Geç kalmadan buna son vermek gerekir. Bu gün değilse ilerde bu durum vatandaş nezdinde Yönetim krizine dönüşmemeli! Türkiye büyük ve dünyanın en önemli ülkelerindendir. Atanmış bürokratların çapı vizyonu ve sorumluluk anlayışları ülkenin çağdaş ve aktif yönetimi için yeterli olmadığına dair kanaat malesef yaygın bir kanaattir.
Vatandaş sormaktadır.
"Ülkeyi atanmış bürokratlar yönetecekse siyaset kurumunun görevi nedir?"
Vatandaş seçilmişlere ülke yönetimine katkı sunsunlar diye görev vermemiş miydi? Seçilmişler vatandaşa gittiğinde "Ülkeyi atanmışlar yönetiyor, biz sizlere nasıl yöneteceğimize dair herhangi bir öneri, teklif ya da vaatte bulunmuyoruz!" demeleri gerekmez mi!?
Yeni sistem henüz oturmadı biraz sabır diyebilirsiniz.
Ancak zaman su gibi akıp gitmekte zaten bürokrasi etkinliği devam etmekte iken bürokratların yeni yönetim şeklinde de yönetmesi kanıksanıyor onun da ötesinde bundan böyle yönetim şekli budur anlayışı yerleşiyor.
Vatandaş bürokrasinin hantal yapısından kurtulmayı umarken, şu sıralar bürokrasi güçlenerek ülke yönetimine çöreklendiği ve alanını genişletitiği kanaati yaygınlaşıyor!.
Madem atanmış bürokratlar ülkeyi yönetecek idiyse neden milletvekili sayısı 600'e çıkarılmıştır?
Milletvekillerimizin emeklilik ve sosyal hakları gözönüne alındığında ülkeye ilave yük getirilmiş olmadı mı?
Ez cümle; Ülkeyi yönetenlerin halka hesap vermesi için seçimler yapılmıyor mu?
Siyaset kurumları biz daha iyi yönetiriz bizim projelerimiz şunlar şunlardır diye vatandaştan yetki istemiyor mu? Gerçi seçilmişlerin çoğunun öyle bir derdi de malesef görünmüyor! Öyle olmasına rağmen Atanmışların yönettiği durumda siyasetçi vatandaşa neyin hesabını verecek!?
Şayet demokrasi iddiamız varsa ki var kamu yönetiminin siyasetin emrinde olması gerekmez mi!?
Türkiye'de müesses nizam bürokrasiyi adeta layüsel olarak tanımlamakta ülke yönetiminde bürokrasi çarkı nasıl ve hangi hızla çalışacaklarını kendileri karar verir durumda oldukları bilinmiyormu?
Demokrasi yönetimi ve anlayışı bilinmeyen bir yönetim anlayışı değil. Ancak ne var ki cumhuriyetin kuruluşundan bu yana istisnai durumlar olsa da bürokrasi yani atanmışların seçilmişlere galebesi devam etmekte en azından görüntü budur!
Buna son verilmelidir.
Seçilmişlerin etkisizleştiği, atanmışların yönettiği sisteme demokrasi denilebilir mi? Yoksa demokrasi tam da budur da biz mi bilmiyoruz!
Türkiye vakit kaybetmeden başkanlık sistemini ileri demokrasi uygulayan ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak kendi yönetim sistemini başka ülkelere de örnek olacak şekilde düzenlemelere gidilmelidir.
Bir diğer yönü ise yapılması gereken görevleri atanmışlar olarak yapmayan veya lakayt davrananların bütün olumsuzluklardan sayın Cumhurbaşkanını sorumlu göstermeleridir. Bu yapılan Ülkeye, Sayın Cumhurbaşkanına haksızlık ve töhmet altında bırakmak değil midir?
Ne sayın Cumhurbaşkanı ve ne de ülke bunu haketmiyor.
İktidar ve muhalefet partileri bu konuda sayın cumhurbaşkanının başkanlık sisteminin uygulayıcısı yani bizatihi yaşayarak aksayan yada daha verimli hale nasıl getirilebilir sorusunun cevabını verecek merci olması hasebi ile sayın cumhurbaşkanımızın ve konunun uzmanlarının bu konudaki önerileri dikkate alınmalı ve yasal düzenlemeler konusunda siyaset kurumları destek sunmalılar.
Başkanlık sistemi Türkiye'nin geleceğini ilgilendirmektedir.
Seçilmiş olsunlar atanmış olsunlar nere de ve ne şekilde yetki ve etki sahibi olanların millete ve devlete karşı sorumlulukları vardır.
21.yy'a "Etkisizleşmiş siyaset kurumu, hantal bürokrasi ve atanmışların etkin yönetimi" ile giremeyiz.
Parlementonun etkinliği artırılmalı, yönetime denetleme de dahil katkı sunmaları sağlanmalıdır.
Siyaset kurumu kendini yenilemeli
Partilere hazineden yapılan yardımlar da hem vatandaşın gönül rızası olabilecek makul seviyelere çekilmeli, hemde adil şekle getirilmelidir.
SİYASİ PARTİLER KANUNU VE SEÇİM KANUNU ileri demokrasi uygulayan ülkelerin tecrübelerinden de yararlanarak revize edilmeli günü kurtarmak üzere hareket edilmemelidir. Kendi yönetim sistemimizi hayata geçirmeliyiz. sonra da siyasi partilerimiz tabiki halk kendilerini ne için seçmişse yerine getirmek üzere sorumluluk kuşanmalı.
Dünyanın yeniden şekillendirildiği, dizayn edildiği bir zamanda "demokrasi siyaset kurumları ve yönetim adına" yaşanan bu kısır döngüden kurtulmalıyız! Lütfen iktidarı ile muhalefeti ile elbirliği ile gerekenler yapılmalı, ülkeye de zaman kaybettirmemelidir!
Fikrini söylememek köleliktir!
Kalın sağlıcakla
Vesselam
Facebook Yorum
Yorum Yazın