Her şey Soğuk Savaş’ın sona erdirilmesinden sonra başladı: 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı durdurulmuştu. Osmanlı’nın durdurulmasıyla her şeyin bittiğine hükmetmişti Batılı emperyalist güçler.
Oysa 20. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde hiçbir şeyin bitmediği, aksine yeniden başlamak üzere olduğu görüldü: Fas’tan Malezya’ya kadar, İslâm, İslâm dünyasının yegâne entelektüel, kültürel, siyasî direniş ve diriliş kaynağı olmuştu. İslâm’ın yeniden tarih sahnesine çıkışı anlamına gelebilirdi bu.
BİR TAŞLA İKİ KUŞ: HEM “ÖTEKİ” İCADI HEM DE ÖTEKİ ÜZERİNDEN BATI’NIN İNŞASI
Eğer İslâm’ın gelişi durdurulamazsa, bu direniş ve diriliş hareketinin yeni bir medeniyet atılımına dönüşmesi, bunun da Batı’nın dünya üzerindeki hegemonyasını sarsması önlenemeyebilirdi. O yüzden önlem alınmalıydı.
Alındı önlem: Terörle savaş stratejisi geliştirildi. Hem de NATO tarafından. İslâm terörle, kan edicilikle özdeşleştirilerek şeytanlaştırıldı. Bir kötü, ürpertici bir şeytan icat edilerek İslâm tarih dışına itilmeye, Müslüman toplumlar da önce İslâm’dan nefret ettirilmeye, sonra da adım adım uzaklaştırılmaya çalışıldı.
Bunun için ilkin terör örgütleri icat edildi; İslâm bu terör örgütleriyle özdeşleştirildi; ardından da dünyada, özellikle de Batılı dünyada hızla büyüyen İslâm’ın yayılmasının önü kesildi ve Müslüman toplumlar adım adım İslâm’dan uzaklaştırılma sürecine sürüklendi.
Batılılar, bir taşla iki kuş vurmuş olacaklardı: Hem İslâm’ın gelişi, yükselişi önlenecekti hem de Batılılar, ötekileştirilen ve şeytanlaştırılan İslâm üzerinden kendi kimliklerini inşa edeceklerdi. Ne kadar şeytanca bir strateji bu, değil mi?
OSMANLI, KORKULU RÜYASI BATILILARIN!
Dünkü, yaklaşık yarım asır önceki şeytanlaştırılan kötü icadı stratejisi, bugün, artık Türkiye üzerinden, özellikle de Erdoğan üzerinden sürdürülüyor!
İslamofobi yetmedi, ardından Türkofobi icat edildi!
Neden Erdoğan’a, Erdoğan üzerinden Türkiye’ye “kafayı taktı” Batılılar peki?
Batı başkentlerinde Kur’ân’ları yakarken neden özellikle Türk büyükelçilikleri seçiliyor(du) ki?
Bunun nedeni gayet açık: Osmanlı, korkulu rüyası Batılıların! O yüzden Erdoğan’ı “otoriter”, “güçlü” “yeni Osmanlı sultanı” gibi resmediyorlar!
Tarihî, kültürel bilinçaltını harekete geçirerek, asıl düşmanın Türkler olduğunu, Türklerin, Osmanlı ile Avrupa›yı “titrettiğini”, Türklerin yeniden gelişinin Avrupa için “felâket” olacağını, Avrupa’nın ve tabiî genelde Batı’nın dünya üzerindeki hegemonyasını “sarsacağını” çok iyi biliyorlar!
BATILILAR TÜRKİYE’Yİ NEDEN HEDEF TAHTASINA YATIRIYORLAR?
İngiliz The Economist, Fransız Le Point ve Alman Der Spiegel dergileri Erdoğan’ı “diktatör” ilan ederek, Erdoğan üzerinden Türkiye’yi “şeytanlaştırıyor” ve hedef tahtasına yatırıyorlar!
Neden acaba?
Batılılar, Ruslardan da, Çinlilerden de korkmuyorlar! Türkiye’den korkuyorlar asıl! Çünkü Türkiye beklenendir! Osmanlı’nın çocuklarından korkuyorlar! Osmanlı’nın çocuklarının yeniden tarih sahnesine çıkma ve yeryüzünde adaleti hâkim kılacak bir hakikat medeniyeti yolculuğu başlatma ihtimalinin belirmesinden!
Dünyada herkese hayat hakkı tanıyan ilk ve son gerçek anlamda küresel medeniyet tecrübesini biz kurduk.
Bütün medeniyetlerle temasa geçen; bütün medeniyetlerden -vahyin filtresinden geçirerek- beslenmesini bilen; bütün dinlere, kültürlere, farklılıklara hayat hakkı tanıyan gerçek küresel medeniyet tecrübesini Osmanlı olarak biz armağan ettik insanlığa. Sözgelişi, Avrupa’da fethettiğimiz en büyük şehirlerden birine, Belgrad’a, Dârüsselâm / Barışyurdu adını verdik.
Dünyada adalet ve hakkaniyetin, sulh ve selâmetin hâkim olacağı, herkesin kendi olarak, kendi kalarak barış içinde, insanca bir arada yaşayabileceği medeniyet tecrübesini yine biz kuracağız -iyi hazırlanmasını bilirsek...
Özetle… Batılılar, başka kültürlere hayat hakkı tanımadılar, sadece imha ettiler ve dünyayı cehenneme çevirdiler. Biz ise hem yeni, âdil bir dünya inşa ettik hem de başka kültürleri ihya ettik.
Dün olan, yarın olacak olanın habercisidir.
TÜRKİYE’SİZ BİR DÜNYA KURULABİLİR Mİ?
Türkiye’siz bir dünya kurulamaz.
Osmanlı’yı durdurdular, dünyadan ruh çekildi, dünya cehenneme dönüşüverdi. Dünyanın da, bizim coğrafyamızın da sorunlarının kangrene dönüşmesinin sebebi, Osmanlı’dan boşalan boşluğun doldurulamamasıdır. Yaşadığımız ve bir türlü hâl yoluna koyamadığımız bölgesel ve küresel sorunlar, Osmanlı’nın bitirilememesinin yol açtığı sorunlar.
Osmanlı’dan boşalan boşluğu yine biz dolduracağız. O yüzden Ayasofya’nın açılışı, savunma sanayisinin çağ atlaması, yerli otomobilin dünya pazarına sürülmesi gibi her attığımız büyük adımı, her yaptığımız tarihî atılımı, kendi hegemonyalarını sarsma potansiyeli taşıyan bir meydan okuma olarak algılıyor emperyalistler!
Daha da önemlisi, bizim gelişimiz, adaletin, hukukun, hakkaniyetin ve sulhün dünyada yeniden hâkim olmasını sağlayacak ve Batılıların dünyayı nasıl cehenneme çevirdiklerini gösterecek bir şifre çözücü işlev üstlenecek. İşte bu ürkütüyor emperyalistleri!
Facebook Yorum
Yorum Yazın