Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, “Ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz.” Cumhurbaşkanımız böyle dedi ama muhalefet başka şeyler söylüyor. Peki durum nedir, ya da bu böylemidir? İsterseniz bunu biraz irdeleyelim.
Cumhurbaşkanımız, “Faiz konusunda Nas var. Faize ve enflasyona karşı savaşacağım. Ekonomide makas değiştiriyoruz. Üretim, istihdam ve ihracat ile kalkınacağız. Çok yakında attığımız adımların faydalarını göreceğiz,” dedi.
Cumhurbaşkanımızın bu konudaki sözlerine karşı çıkmak mümkün değil. Temennilerine de ‘İnşallah’ diyerek dua ediyoruz. “Ekonomi bir bilimdir, bilim gereğini gerektiği gibi yapmayı gerektirir. Bilimde duanın yeri yoktur,” diyenler haklı olabilir fakat artık öyle bir hale geldik ki, bende “Duadan başka neyimiz var ki?” diyorum.
Geçen haftaki yazımın bir bölümünde “Üretim ekonomisini desteklediğimi ve fakat keşke 10 Yıl önce bu makas değişikliği yapılsaydı,”diye yazmıştım.
Malum güçler parayı çıkarlarına ters düşen ülke yöneticilerini “terbiye!” etmek için kullanıyorlar. Dün Putin’i terbiye etmek için petrol fiyatlarını düşürenler bunlar değil miydi?
Hükümetin her yaptığını bizde doğru bulmuyoruz. Kamudaki israf kabul edilebilir gibi değil. Hele de ülkemiz ekonomik olarak zor bir süreçten geçerken gözümüzün içine içine sokulan bazı durumlar ve ne konuştuğundan habersiz bazı insanlar canımızı çok sıkıyor. Böyle olsa bile ülkemizden vazgeçecek, tabiri caizse “Pireye kızıp yorgan yakacak,” değiliz.
Şuan ki durumuzu anlayabilmek için altta yazdığım konularda gözardı edilmemeli, mesele bu yönüyle de değerlendirilmeli diye düşünüyor ve “Ülkemizde bir savaş verilmesinin sebeplerinde bunların etkisi yok mu?” diye soruyoruz.
Ayasofya’nın açılmasının, Maraş’ın iskana açılmasının, Kuzey Irak’ta yapılan operasyonların, Suriye’nin kuzeyinde PKK ve bilumum terör unsurlarının amaçlarının boşa çıkarılmasının, Libya’da verilen mücadelenin, Sevakin adasına yapılan çalışmanın, Afrika’nın sömürgeden kurtarılması için yapılan çalışmaların, Akdeniz’de verilen mücadelenin, savunma sanayisinde gelinen seviyenin ve Türk Devletler Teşkilatının kurulmasının verilen bu savaşta etkisi yok mu?
Yıllardır ülkemizi, “Sararınca sulayan yeşerince budayan” zihniyetin nasıl yönettiğini bilmeyen var mı? Okyanus ötesi ne diyor? “Ortadoğuda planlarımızın önündeki tek engel Recep Tayyip Erdoğan.” Neden Türkiye engel demiyor? Çünkü istikbalini bu zalimlerin himmetinde görenler var da ondan. Aynı Erdoğan BOP Eş Başkanıyken her şey güllük gülistanlık değil miydi? Şimdi ne değişti? Erdoğan bu oyunu bozmaya çalışıyor.
Peki ülke ekonomisi iyi mi? Hayır hiçte iyi değil fakat nerenin ekonomisi iyi ki? Bütün dünya sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Dünya yeni bir dönüşüm yaşıyor. Dünya böyle sıkıntı yaşarken yeterli yedek akçesi olmayan ve “yatarak!” büyüyebileceğimizi düşünenlerin ülkesi Türkiye’nin sıkıntıya girmesi doğal değil mi?
Ekonomimizin kötü oluşunun yukarda saydığım sebeplerinin dışında başka sebepleri de var. 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi sonrası ülkeden çıkan sermaye ve 2 yıldır dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs Salgını sebebiyle düşen arz da bu krizde etkili olmadı mı?
Evet herkesin öğrendiği bir şey var o da üretmeden tüketmenin sonunun hüsran olduğu. Evet aklımız başımıza geldi İnşallah. Atalarımız, “Zararın neresinden dönülse kardır,” demiş ve yine “Bir musibet bin nasihatten evladır,” diye boşuna dememişler.
Biz bugünkü karanlık tabloya rağmen gelecekten ümitliyiz. Yeter ki bizleri yönetenler üretim ekonomisine geçme konusunda samimi ve gayretli olsunlar ve tabii ki bütün kurumlarında yatırımcının işini kolaylaştırması gerekir. Yatırımlar ve istihdam gecikirse sıkıntı da büyür.
Facebook Yorum
Yorum Yazın