Son günlerin en büyük tartışma konusu şüpheniz Biontech aşısı. Kimi çevreler kendince haklı olup savunmadalar kimi çevrelerde onlarda kendilerince haklı olup bu aşının ne derecede zararlı olduğunu belirtip biontech aşısının karşısında duruyorlar.
Şu bir gerçek ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Koronavirüs can almaya devam ediyor.
Virüs tüm dünyayı etkisi altına almış ve bazı ülkelerde aşı üretme yarışına girmeye başlamışlardı. İlk savaşı kazananda Çin menşeili Sinovac aşısı oldu.
Dediler ki, Sinovac 1. doz aşıyı mutlaka olun. Belli kesim 1.doz aşıyı oldu. Bu yetmez 2. doz aşıyı da olun dediler. Millet gitti 2. doz Sinovac aşısını da oldu.
Aradan çok geçmedi ki bu sefer piyasaya Alman menşeili Bionetch aşısını sürdüler. Bu seferde Sinovac işe yaramaz siz Biontech aşısı vurunun dediler ve millete 1. doz Biontech aşısını vurmaya başladır. Tabi o da yetmedi 2. doz aşıyı da vurulmanız gerekiyor dediler. Bu da yetmedi 3. doz aşıyı vurunun dediler... Ve sırada 4. doz aşıyı da vurulmanız gerekiyor denmeye başlandı. Sanırım bu 5,6,7,8. doz diye gidecek gibi. Artık nerede dur derler bilinmez.
Artık bir adım daha ileri gidilmesi gerekiyordu ki o da oldu. Milletin aşı vurulması için sözlü baskılar artmaya başladı. Algılarla korkan millet aşı olmaya koştu. Bu da yeter mi sizce? Yetmez tabi ki. Aşı vurulmak istemeyen ve hatta Biontech aşısına güvenmeyenler zaten aşı konusunda hep uzak durdular. Ne olacaktı peki. Bu aşı karşıtı olan gurubu da bir şekilde aşılamak gerekiyor. Ne yapalım diye düşünürken çözüm az da olsa bulundu. Çözüm neydi? Şehirlerarası uçakla ya da otobüsle yolculuk yapacaklar en az 48 saat içinde PCR testi yaptırmak zorundalar ya da aşılı olmak zorundalar. Bu sadece seyahat için mi geçerli ki, tabi ki hayır. Sinema, tiyatro gibi yerlere de gidecek olanlar ya aşılı olmak zorunda ya da PCR testi yaptırmak zorundalar.
Tabi ki bu haksız tutuma birileri dur demek için sesini yükseltecekti. Özellikle sosyal medyada kendini ispatlamış Biontech aşısına karşıtı gazeteciler ve özellikle de Prof. Dr. Serhat FINDIK ve Op. Dr. Bilgehan BİLGE gibi doktorlar aşının toplum üzerindeki zararlarını anlatlamayı kendilerine görev addettiler.
Siyasi alanda da bu Biontech aşısın karşıtlığının söz temsilciliğini ise Yeniden Refah Partisi yapıyordu. Geçen gün Yeniden Refah Partisi'nin Genel Başkanı Fatih ERBAKAN, Prof. Dr. Serhat FINDIK ve Op. Dr. Bilgehan BİLGE'yi de yanına alarak Genel Merkez'de geniş çaplı bir basın toplantısı düzenlediler. Öyle bir basın ordusu geldi ki, sanırsınız yer yerinden oynayacak. Bütün kanallar Genel Başkan Fatih ERBAKAN'dan söz edecek.
Basın mensupları neredeyse yapılan açıklamaları can kulağı ile dinliyor ve toplantının her karesinin çekimini yapıyorlardı. Biz de kendi kendimize "Yeniden Refah Partisi ve O'nun Genel Başkan'ı bir kaç gün artık televizyonlarda gösterimden ve de yorumcuların dillerinden düşmez" dedik.
Basın toplantısı 2 saati geçtikten sonra bitti. Ve basın mensupları doğal olarak kendi medya kuruluşlarına gittiler. Bir baktık ki, televizyonlarda gram haber yok. Yav arkadaş hani o gün sizler basın mensubu olarak Yeniden Refah Partisi'nin Genel Merkez'ine çıkarma yapmıştınız. Hani ne oldu, ne değişti de, ne haber kanallarınızda ne de gazetelerinizde bir tek haber yapmadınız? Yoksa sizler sadece macera olsun diye mi Genel Merkez'e geldiniz? Ya da Yeniden Refah'a gidelimde bir değişiklik olsun diye mi düşündünüz? Gerçekten hayret verici bir durum. Görün ki bu ülkede nasıl bir aşı kampanyası var?
Genel Başkan Erbakan'ın ve de konusunda uzman doktorların delillere dayalı anlatıkları nasıl görmezden gelinebilinir? Her akli selim insanın önce bir düşünmesi lazım ya da sorgulaması lazım. "Bakalım bu insanlar mı doğru konuşuyor yoksa bize aşıyı dayatanlar mı doğruyu konuşuyor?" diye kendi kendimize sormalıyız.
Aslında medya Yeniden Refah Partisi ve Genel Başkan Fatih Erbakan'ı takip etmiyormuş gibi görünüyor ama tüm veriler de tersini söylüyor. Bugün Erbakan, özellikle aşı konusunda hoşlarına gitmeyecek bir açıklama yapsa yayın kuruluşlarında "Erbakan şöyle dedi, Erbakan böyle dedi" gibi haber yapmayı da gözardı etmezler.
Aklıma benim yıllar önce TBMM kürsüsünde konuşma yapan merhum Erbakan hocamın konuşması geldi. Diyordu ki Erbakan hocam; "Muhterem kardeşim, size sesleniyorum TRTci. Duymuyor, işte TRT böyle. Niye bu grafikleri millete göstermiyorsunuz?" Bugün de değil TRT hiçbir kanal göstermiyor.
Bugün artık tek kanallı bir Türkiye yok. İletişim ve bunun yanında Medya oldukça ilerleme gösterdi. Ulusal ve yerel medya daha da çok çoğaldı ve güç kazandı.
Şimdi soruyorum sizlere... O gün Yeniden Refah Partisi'nin Genel Merkezi'ne resmen akın yapan medya neden yapılan basın açıklamasına kendi medyalarında yer vermez? Orada yapılan konuşmalar mı acaba hoşlarına gitmedi? Yoksa gerçekleri görmek mi istemediler?
Kararı siz verin... Sizce kendini özgür ve tarafsız sanan medya Yeniden Refah Partisi'nde yapılan basın açıklamasına kendi medyalarında hemen hemen hiç değinmediler.
Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki. Şahsım dahil bizler aşı karşıtı değiliz. Sadece kısa zamanda piyasaya çıkıp yarının ne getireceğini bilmediğimiğiz bir sıvının karşıtıyız.
Selam ve dua ile...
Başta Sn . Fatih ERBAKAN olmak üzere , Prof. Dr. Serhat FINDIK , Opt. Dr. Bilgehan BİLGE hocalarımıza ve emeği geçen herkese Teşekkür ederim. Herkesin sustuğu bir dönemde gerçekleri bilimsel veriler ile açıkladılar . ALLAH cc razı olsun . Toplumun uyanmasını temenni ediyorum .
Sultan Hamid Han kendisini tahttan indirmeye gelen orduyu görünce: "Gelen ordunun önünde Hızır aleyhisselami gördüm ve anladım ki millet buna müstehak olmuş" demişti. InsaAllah öyle bir süreçte değilizdir mustehak değiliz demiyoruz fakat Rahmetin gazabı aşmış olmasına güveniyoruz.