Son dönemde eğitim camiasında gündeme gelen bir takım olaylar kamuoyunda rahatsızlığa yol açıyor.
İzmir’de bir ortaokul bahçesinde şampanya patlatan öğretmenler, Rize’de üniversitedeki dersinde öğrencilerine Allah’ın var olmadığı yönünde ‘inkar’ dayatması yapan akademisyen, okullarda darp ve taciz gibi iddialar, eğitim sisteminde maneviyat oranının artırılması gerektiğine kapı aralıyor.
Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek nesillerin yetiştiği eğitim yuvalarında inanç temelli eğitiin önemi, eğitimcilerin üstlenecekleri roller ve devletin bu yöndeki sorumluluğu tartışma konusu.
Uzmanlar, gençlerin manevi eğitimden uzaklaşmasının sonucunda inançsızlık ve ahlaksızlık batağına sürüklenildiğine vurgu yapıyor.
Haber7’ye konuşan eğitimciler, akademisyenler ve sosyologlar, eğitim kurumlarında genel ahlak ve adap kurallarına uyulmasının önemine vurgu yaparak gençlere rol model olunması ve toplumun maddi ve manevi değerlerine saygı duyulması gerektiğine dikkat çektiler.
Prof. Dr. Koray Köksal, eğitimin sadece meslek edinmek için değil, aynı zamanda milli değerlerin korunup nesilden nesile aktarılması için önemli olduğunu kaydetti. Başarıların devamlılığının, gençlerin Allah, Kur’an, vatan ve millet sevgisiyle büyütülmesine bağlıdır olduğunu ifade eden Köksal, “bu değerlerin teknolojide çığır açan milletin manevi dayanaklarını oluşturacağını” belirtti.
Sosyolog Yazar Adnan Kalkan, bir milletin inançsız yaşayamayacağını ve fertlerin itikat ekseninde bir arada olabileceğini kaydetti. Medeniyetlerin inançlı nesiller tarafından kurulduğunu vurgulayan Adnan Kalkan, “nesli ihya etmeyenlerin medeniyeti imha edeceğini” ifade etti.
Dr. Adnan Küçük, son dönemde gündeme gelen vakaların öznesi olan eğitimcileri eleştirerek, “bu tür davranışların eğitim kurumlarında genel ahlak ve adap kurallarına aykırı olduğunu ve öğrenciler için kötü örnek teşkil ettiğinin” altını çizdi.
İşte uzmanların konuya dair gerçekleştirdikleri kuşatıcı değerlendirmeler...
Koray Köksal
KÖKSAL: ÖĞRETMENLER VE AKADEMİSYENLER ROL MODEL OLMALI
Bitlis Eren Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Köksal:
Eğitim, yalnızca bireylerin meslek edinmesi için değil, aynı zamanda milli değerlerimizin korunup nesilden nesile aktarılması için de hayati bir öneme sahiptir. Bugün savunma sanayinde elde ettiğimiz başarılar, teknofestlerle gençlerimize aşılanan vizyon ve bilimsel atılımlar, milletimizin geleceğini inşa etmek için atılan dev adımlardır. Ancak bu başarıların sürekliliği, gençlerimizin Allah, Kur’an, vatan ve millet sevgisiyle büyütülmesiyle mümkün olabilir. Bu değerler, teknolojide çığır açan bir milletin manevi dayanaklarını oluşturur ve sadece teknoloji üretmekle değil, bu teknolojiyi hangi niyetle ve kim için kullandığımızla da şekillenir.
Maalesef, eğitim yuvalarımızda gençlerimizin bu temel değerlere olan bağlılığını zedeleyen olaylar, milletimizin fedakârlıklarına ve diriliş mücadelesine gölge düşürmektedir. Her türlü düşman karşısında milli irade ile bir araya gelen bu ülkenin öğretmen ve akademisyenleri, topluma rehberlik etme sorumluluğunu unutmamalıdır. Bilim ve teknolojiyle donanmış, milli bilinçle yoğrulmuş bir gençlik; hem ülkemizi geleceğe taşıyacak hem de maddi ve manevi kalkınmamızın teminatı olacaktır. Bu bilinçle hareket eden bir toplum, yalnızca kendi milletine değil, tüm insanlığa ışık tutacaktır.
Adnan Kalkan
KALKAN: İNANÇLI NESİLLER AİLEDE VE EĞİTİM KURUMLARINDA YETİŞİR
Sosyolog Yazar Adnan Kalkan:
İnançsız bir millet yaşayamaz. İnanç fertleri ve toplumları diri tutar. Medeniyetleri inançlı nesiller kurar. Yüz yıldır inancıyla oynanan bir nesil, gönül insanlarının ödediği nice bedellerle yeniden dirilmeye çalışırken, milli ve manevî değerleri hayata gerek ailede gerekse eğitim kurumlarında hayata geçirilmeye çalışılırken, eğitimci kılıklı lakin eğitimci demeye bin şahit ister kimliksizler eliyle ifsat edilmeye çalışılmaktadır. Gençlik bunlar eliyle dinsizliğe ve ahlaksızlığa sürükleniyor. Bunlardan rol model mi olur? Kendi alanı bile din olmayan bir akademisyen öğrencilere dinsizliği dayatıyor. Hakaret ederek İslam'a saldırıyor. Bu da yine kanıtladı ki, ahlak dinin bir şubesidir. Din olmadan ahlak olmaz. Diğer taraftan şampanya patlatan öğretmen. Bu milletin değerlerine savaş açmayı karakter haline getirmişler. Okul önünde sigara içmekle, mahalle ağzıyla konuşmakla, sosyal medyada olmayacak paylaşımlar yapmakla, yırtık kot pantolon veya göbeği açık daracık elbise giymekle, dönem sonu partisi yapıp şampanya patlatmakla eğitimci olunmaz. Eğitimci yaşadığı toplumun maddi manevi değerlerine saygılı olur. Yetiştirmeye çalıştığı talebeye öncü, rol model olur. Medeniyet kuracak nesil yetiştirme Mefkûresine sahip olur. Yoksa eğitimci olmaz.
Medeniyetimize, milli ve manevi değerlerimize savaş açan kim olursa olsun devlet kurumları gerekli cezayı vermelidir. Nitekim bunlar yüzünden gençler inançsızlık bunalımına, aileler yıkıma gitmekte ve nihayetinde medeniyet köklerimiz çatırdamaktadır. Nesli ihya medeniyeti inşa mefkûremize hizmet eden sadece eğitimci olmalı. Nesli ihya etmeyen medeniyeti imha eder.
Adnan Küçük
KÜÇÜK: MEB İZİN VERMEMELİ HUKUKİ AÇIKLIK GİDERİLMELİ
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Adnan Küçük:
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okulda mezuniyet eğlencesi adı altında şampanya patlatıp alkol alınıyor. Bir Yüksek Öğretim Kurumunda, Derste ilgili öğretim üyesi, “sizler gibi dindar salaklarla uğraşıyoruz”, “Tanrı’nız Türk değil, Arap”, “Kur’an’ın sözleri insana aittir”, “İnandığınız Tanrı’da köle var” vb. sözlerle “dini değerleri aşağılayıcı” ifadelerde bulunuyor.
Kişiler, eğitim kurumları haricinde, kendi özel mahfillerinde bu fiilleri başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde icra edebilirler. Kişiler birebir ilişkilerde dini konuları konuşup medeni sınırlar içinde tartışılabilir. Bunlar sıklıkla oluyor da. Nitekim bu tartışmalarda, bazı kişiler Müslüman oluyor, bazı kişilerin imanları artıyor. Bunlar düşünceleri ifade ve din ve vicdan hürriyeti kapsamında değerlendirilir.
Oysa öğrenciler için eğitici, emsal alınacak önder şahsiyetler olmaları gereken öğretmenlerin, reklamını yaparcasına öğrencilerin içinde Alkol almaları, şampanya patlatarak alkol almayı öğrenciler için özendirici eylemler gerçekleştirmeleri, okul ortamında geçerli olması gereken genel ahlak ve adap kurallarına aykırıdır. Bu fiil, kişisel ortamda gerçekleştirilen bir eylem olmaktan çıkmıştır. Öğrencilerin alkolü almayı özendirilmeleri, eğitim amaçlarını esaslı şekilde ihlal etmektedir. Yine dini değerlerin aleni olarak ders ortamında aşağılanması, ifade hürriyeti ve ders formatının ötesine geçen eylemlerdir.
Bu vesileyle, Milli Eğitim Bakanlığı ve okul yönetimlerinin bu tür eylemlere müsaade etmemeleri gerekir. Hukuki düzenlemelerde açıklık varsa mutlaka giderilmelidir. Veliler, çocuklarını, eğitim kurumlarına, ilk ve orta öğretim ortamında geçerli olan genel ahlaki değerlerle uyumlu görülmeyen davranışların eğitimini almaya değil, eğitim formatına uygun ders ve eğitimi almaya gidiyorlar. Alkol almaya özendirilmeye değil, alkolün sağlığa ve hatta toplumsal ilişkilere zararlı olduğunu öğrenmeye gidiyor.
Unutmayalım ki, 1982 Anayasasının 58/2. Maddesine göre Devletimizin, temel görevlerinden biri de “gençleri alkol düşkünlüğünden korumak için gerekli tedbirleri almaktır”. Devletin resmi bir eğitim kurumunda, devletin resmi bir görevlisi olarak görev yapan bu öğretmenler anayasanın bu hükmünü aleni olarak ihlal etmektedirler.
Sürekli devletin resmi okullarında öğrencilerin yeterli ahlaki eğitimi almadıklarından, adab-ı muaşeret kurallarından yok kaldıklarından yakınılmaktadır. Bu yakınmaların giderilmesi, ailelerin öğrencilerini iç huzuru içinde okullara göndermelerinin sağlanması, devletin eğitim kurumlarındaki görevlilerinin en temel görevleridir. Aksi halde, devletin okulları, eğitim kurumu değil, bir başka amaç dışı işlevler gören kurumlara dönüşerek, temel misyonunu kendi elleriyle yok etmiş olur.
Kaynak:Haber7
Yorum Yazın