Kadın olsun erkek olsun işlemediği bir suçtan dolayı verilen her ceza zulümdür. Haksız ceza; verileni mazlum, vereni ise zalim yapar. Aynı zamanda suç işleyene de ceza verilmediği takdirde bu..
Kadın olsun erkek olsun işlemediği bir suçtan dolayı verilen her ceza zulümdür.
Haksız ceza; verileni mazlum, vereni ise zalim yapar.
Aynı zamanda suç işleyene de ceza verilmediği takdirde bu durumun tersi söz konusudur.
İki örnek için de ‘haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözünü unutmayalım.
Kendimize gelmeliyiz!
Biz kimiz ve ne yapmalıyız?
***
Eski Roma’da köleler aslanlara yem edilirken, bu olayı bir eğlenceye dönüştürmüş olanların ağzının payını aslanlara yem edilmek istenen Spartaküs isimli bir köle vermiş.
ABD’de zencilerin ayakta, beyazların oturarak araç yolculuğu yaptıkları günlerde zenci olduğu halde Rosa Parks ayağa kalkmayıp bu uygulamayı yerle bir etmiş.
İnsanların özgürleşmeye özlem duyduğu günlerde bir şeyler yapılmalı, ama bunu kim yapacak?
Biz ki bir çağ açıp Yeni çağı başlatan Sultan Fatih’in torunlarıyız. (Hala insanlar bu çağda yaşamakta.) Şayet Yeni bir çağ açılacak ise bizim kendimize gelmemizle olacaktır, kanımca.
***
Durdurulmuş Medeniyet olan Osmanlı coğrafyası Haim Nahoum planı ile parçalanıp bir birlerine kırdırılmak suretiyle zayıf düşürülmeye çalışıldı ve bu plan islam coğrafyasına günümüzde de uygulanmaya devam ediyor.
Planın farkına varmalıyız.
Zira Putin’in “İsrail ve ABD ile müttefik olmayan Müslüman ülke var mı?” sorusundan bunu apaçık anlamaktayız ki; bu planı uygulayanlar uygulanmasından rahatsızlık duymayanlar maalesef halkı müslüman ülke yöneticileri.
Bu yöneticilerin icraatları da aynı minvalde oluyor.
Örnek mi! İşte binlerceden bir tanesi; ‘Libya Ramazan’da bombalanmaya devam edilsin’ diyen BM kararnamesine dönemin başbakanı Davutoğlu imza atmamış mıydı?
Bir diğer örnek ise;
İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara hangi müslüman lider aynı şekilde karşılık verdi veya verme taraftarı!
***
Oysa bu coğrafyanın insanları olarak kim olduğumuzu anımsayabilsek dünyaya barış gelecek aslında.
Ecdadımız bunu geçmişte başarmış. Kullanım kılavuzumuza uygun davranmış.
‘İnanıyorsanız üstünsünüz’ düsturunu hiç hatırından çıkarmamış.
İnsanlık dünyayı kullanım kılavuzuna uygun kullanır hale gelince dünyamız ve insanoğlu garanti kapsamından da çıkmamış olacak elbet.
***
Bu irade Spartaküs’teki, Rosa Parks’taki kadar biz de yok mu?
Var tabi ki!
Hani bir kardeşimizin ayağına batan bir diken bizi rahatsız edecekti?
Hani bir vücudun uzuvları gibi olacaktık?
Hani Fırat kenarında bir kuzuyu kurt kaparsa sorumlusu biz olacaktık?
Hani müslümanlar olarak bir duvarın tuğlaları gibiydik?
***
Ey insanlık! Ey inananlar, ayağa kalkın ve Spartaküs’ün yaptığını yapın!
Ayağa kalkmayın ve Rosa’nın yaptığını yapın.
Lakin ayağa kalkılması gerektiğinde kalkılmazsa, kalkılmaması gerektiğinde kalkılırsa değişen bir şey olmaz. Spartaküs, kalkılması gerektiğinde kalkmış, Rosa kalkılmaması gerektiğinde kalkmamış.
Dünyayı, ‘eliyle gücü yeten eliyle düzeltmeli, diliyle yeten diliyle’ mücadele etmeli.
Eliyle düzeltecek olan diliyle düzetmeye çalıştığı müddetçe ancak egosunu tatmin eder başka da bir kazancı olmaz.
***
Sultan Abdülhamit Han’ın İngiltere ve Fransa’ya yazdığı başbakanlık arşivinde bulunan ültimatomlara ihtiyaç duyulan şu günlerde eliyle düzeltme makamında bulunan iktidarların diliyle düzeltmeye çalışmasından vazgeçip, muktedir olmaları duasındayız.
Yok olunamıyorsa Spartaküs veya Rosa Parks gibiler beklenecektir.
İktidar olanların şanlı tarihimizden kendilerine bir ‘rol model’ bulmaları zor olmasa gerek!
Zira!
İnsanlık büyük bir özlem ve beklenti içerisinde?
Facebook Yorum
Yorum Yazın